Kibirli dolardaki yükselişin iki nedeni!

Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak, dolar kurundaki yükseliş, enflasyon rakamları ve küresel piyasalarda yaşananlarla ilgili son durumu Haber7’ye değerlendirdi. Dolar kurunda yaşanan yükselişin iç piyasadaki döviz talebi ve küresel piyasalardaki belirsizlikten kaynaklandığını belirten Okşak, küresel sistemin artık dayanılamaz hale gelmiş bir borç yükü olduğuna işaret etti.

İşte Yüksel Okşak’ın o açıklamaları;

Küresel belirsizlik yerini hala koruyor. Uluslararası piyasalarda birtakım düzelmeler beklesek de savaşın etkileri hala devam ediyor. Hem gıda ürünleri hem de enerji fiyatında küçük geri gelmeler olsa da yukarı yönlü ivme maalesef ki başlıyor. Türkiye agresif ihracat modelini izliyor. İhracat miktarı arttıkça da ham madde ve yarı mamul ihtiyacı da artıyor ve bunun bir kısmını ithalat olarak almak zorunda. İç piyasada da ciddi bir döviz talebi baş göstermiş durumda. Son günlerde kurda meydana gelen artışın aslında bir miktar belirsizlikten bir miktar da bu dövize olan ihtiyaçtan kaynaklandığını düşünüyoruz. Kurdaki artış enflasyona da bir geçişkenliğe sahip. Kur baskı altında kaldıkça -bugün 16.15 civarını da gördü- ciddi manada piyasalarda farklı beklentiler başladı. Kur korumalı mevduat piyasaları baskı altında tuttu, tutmaya da devam ediyor. Biz daha önceki konuşmalarımızda da kur korumalı mevduatın özellikle türbülans dönemlerinde etkili olacağını ve döviz kurunu da baskı altında tutacağını söylemiştik ama bunun yanında; kur korumalı mevduat gibi araçlar sadece türbülans dönemlerinde kullanılması gerektiğini belirtmiştik. Piyasalarda dövizin tekrar 16’nın üzerine çıkmasıyla beraber enflasyona endeksli bono- tahvil konuşulmaya başlandı. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızın ulusa sesleniş konuşmasında böylesi bir beklenti zaten vardı. Bu beklenti piyasalarda ciddi bir satışı da beraberinde getirdi. Bu manada ivme kaybını da gördük.

Piyasalar tahvil ve enflasyon endeksi tarafından ciddi bir bilgi belirsizliğine de hakim olduğunu görüyoruz. Çıkacak ürüne ait detaylar henüz piyasada yer bulmuş değil. Sunulacak ürün temelde iki çeşit olabilir. İyi bir getirisi olan bir ürün mü olacak yoksa getirisi zayıf olan bir ürün mü olacak. Her iki alternatifi değerlendirmekte de fayda var. İyi bir ürün ortaya koyulursa kaş yapayım derken göz de çıkartabiliriz. Getirisi gerçekten iyi bir ürün olursa mevduat hesaplarındaki paraları çekip bu ürüne yönelebilirler. Bu bankacılık sistemini de bir miktar zora sokabilir. İkinci seçenek de gerçekten iyi bir getirisi yoksa bu durumda kur baskı yemeye devam edecek ve piyasada da olumsuz etkilenme söz konusu olacak.

Türkiye faiz arttırımını ekonomide bir yöntem olarak kullanmıyor. Eğer faiz arttırımı yönünde bir karar almıyorsa -ki bence almayacak- enflasyonu durdurmanın yol ve yöntemlerini aramak zorunda. Piyasa beklentisi şu an enflasyon endeksi, tahvil ve bono şeklinde. Küresel olarak hem devletler hem bireyler hem şirketler ciddi bir borç yükü altında. Sistem bu borç yükünü kaldıramadıkça sürekli krizler üretiyor. Bugün yaşadığımız da bunlardan biri. Dünyanın artık dayanılamaz hale gelmiş bir borç yükü var. Burada, ‘Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan?’ tartışmasını bir kenara bırakmamız gerekiyor. Köklü bir değişim şart. Ümidimiz finansal istikrarın kalıcı temin edildiği bir düzene geçmek. Türkiye baskı yemediği bir modelin peşinde. Bugünki ekosistem ona da müsaade etmiyor.

Bir kısım analist ve iktisatçı işin sadece Türkiye’deki ekonomi yönetiminden kaynaklandığını düşünüyor. Böylesi bir yaklaşımı çok doğru bulmuyorum. Dünya Bankası gıda enflasyonu ve tedarik zinciri nedeniyle 12 Milyar Dolarlık bir ek paketi hayata geçirdiğini açıkladı. Diğer yandan İngiltere Merkez Bankası gıda fiyatlarında artış baskısının süreceğini dile getirdi. BM açıkladığı gıda fiyat endeksinin son iki yılda yüzde 60’dan fazla yükseldiğini açıkladı. Bunları üst üste koyduğumuzda küresel anlamda bir enflasyon sürecinden geçtiğimizi söyleyebiliriz. Özellikle enerji ve gıda fiyatları anlamında ki bunlar enflasyon sepetleri içerisinde kendine ciddi anlamda yer bulan hadiseler. Bu açıdan da baktığımızda Türkiye’deki enflasyonu bir başarısızlık olarak belirtmek acımasızca olur. Önümüzdeki günlerde enflasyonu çapalayacak bir enstrüman bekliyoruz.

YÖNETİCİ Editör

Taraf Olmayan Habercilik Yapan Aybüke Türk Haber, dünyadaki bütün Türklerin gür sesi ve onların kulağı olacaktır. Habere Bozkurtça bakan ve değerlendiren Aybüke Türk Haber mazlumların da temsilcisi olmayı hedeflemiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi kabul edildi

Milli Eğitim Akademisi kurulmasını da içeren Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi yasalaştı. Bu teklife göre de …

Bir yanıt yazın