Radarla Soygun, Hukukla Maskelenmiş!

Aziz DAĞTEKİN YAZDI

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Kurban Bayramı öncesi Habertürk’e verdiği röportajda trafik güvenliği kisvesi altında yürütülen ceza politikalarının ne kadar samimi olduğunu yeniden tartışmaya açtı. Evet, hiçbir aklı başında yurttaş trafikte can kaybı yaşansın istemez. Hiçbir ebeveyn, çocuğunu okul önünde ezilmiş görmek istemez. Ancak bu ülkede trafik kazalarını önlemenin yegâne yolu gece 03.30’da gizli radar mı kurmaktır?

Bakan “derdimiz ceza yazmak değil” diyerek başlasa da, uygulamalar sahada çok daha farklı bir tabloyu ortaya koyuyor. Vatandaşın derdi, can güvenliğini sağlamak kisvesiyle cebine yapılan gece operasyonları. Sabaha karşı kurulan gizli radarlar kime hizmet ediyor? O saatte hastane önünden kaç yaya geçiyor? Hangi okulun önünde çocuklar karşıdan karşıya geçiyor? Bu saatlerde kesilen cezalar caydırıcılık değil, düpedüz bütçe destekli bir para cezası avına dönüşmüş durumda. Üstelik bizzat Bakan’ın verdiği rakamlara göre, 2024 yılı içerisinde 47 milyar TL trafik cezası kesilmiş. Her ne kadar “bu bütçenin sadece binde 5’i” gibi gösterilerek küçümsense de, bu meblağ başlı başına devasa bir gelir kalemi oluşturuyor. Bu tablo, trafik denetiminden ziyade vergi politikası gibi işletilen bir radar düzenini gözler önüne seriyor.

Peki soralım Sayın Bakan, en düşük emekli maaşı yaklaşık 14.500 TL iken, yine yaklaşık en düşük trafik cezası nasıl 20.000 TL oluyor? Bu nasıl bir mantıktır? Bu nasıl bir adalettir? Emekliye, işçiye, memura hayatı asgari düzeyde yaşatırken, tek seferlik bir radar cezasıyla vatandaşın maaşından fazlasını alarak mı trafik kazalarını önleyeceksiniz? Bu mudur caydırıcılık? Yoksa halkı cezayla susturma, sindirme politikası mı?

Bu da yetmiyor. Vatandaş itiraz etmeye kalksa karşısında bir duvar gibi duran adalet sistemiyle yüzleşiyor. Ceza mahkemeleri neredeyse otomatik onay mekanizmasına dönüşmüş. İtirazlar sonuçsuz, savunmalar karşılıksız. Hukukun temel ilkesi olan “adil yargılanma hakkı” radar cezaları söz konusu olduğunda askıya alınıyor. Peki bu, bir hukuk devletine yakışan bir uygulama mı? Vatandaşa “devlet seni 7/24 izler, ama sen kendini savunamazsın” mesajı verilirken, hukuk güvenliği de adım adım zedeleniyor.

Trafik kazalarının nedenleri arasında hız ihlali önemli olabilir; fakat asıl görmezden gelinen büyük bir gerçek var. Bu ülkede birçok trafik kazası bozuk yollar, yetersiz altyapı, kötü mühendislik ve ihmaller yüzünden yaşanıyor. Peki bu kazalarda kusurlu olan mühendisler, müteahhitler ya da kamu görevlileri hakkında kaç dava açıldı? Kaç kişi sorumluluğunu üstlendi? Cevap koca bir sıfır. Otoyollarda levhalar eksik, şehir içinde sinyalizasyon bozuk, kavşaklar plansız. Ama tüm yük yine vatandaşa yükleniyor.

Her 30 kilometrede bir radar kurmakla övünen bir sistem, neden aynı özeni yol yapım kalitesine göstermez? Neden aynı denetim ve şeffaflık, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne uygulanmaz? Bu ülkede vatandaş hız yaptığı için değil, sistem hızla sorumluluktan kaçtığı için ölüyor. Cezayı hep aşağıya kesmek, yukarının sorumluluklarını görünmez kılıyor. Bu, sadece adaletsizlik değil; aynı zamanda seçici körlüğün en acı örneğidir.

Trafik güvenliği gerçekten amaçlanıyorsa, öncelikle radar sistemi şeffaf ve adil hale getirilmelidir. Belirli saatlerde, özellikle trafiğin en düşük olduğu zaman dilimlerinde radar kurmak vatandaşa pusu kurmaktır, caydırıcılık değildir. Yol mühendisliği hatalarıyla yüzleşilmeli, eksik altyapı projeleri kamuoyuna açık biçimde denetlenmelidir. Mahkemeler vatandaşa sadece usulen değil, özde de adalet sunmalı,  her itiraz gerçek bir incelemeyle değerlendirilmelidir. Ve nihayetinde cezalar, bir gelir kalemi olmaktan çıkıp gerçek bir bilinçlendirme ve koruma aracına dönüştürülmelidir.

Bu ülkenin yurttaşları “ceza matik” sistemine değil, adil ve güvenilir bir trafik politikası görmek istiyor. Devlet vatandaşını izleyen değil, onu koruyan bir mekanizmaya dönüşmek zorundadır. Aksi takdirde, Türkiye bir radar cumhuriyetine dönüşürken, adalet fikri hızla menzilin dışına çıkar.

Unutmayalım!
Devlet vatandaşına tuzak kurmaz. Korumakla yükümlüdür. Bir gece ansızın değil, adaletle gelir. Yoksa 14.500 TL maaş alan emekliye 20 bin TL radar cezası kesen bir sistemin adı ne güvenliktir ne de hukuk. Bu olsa olsa kamufle edilmiş bir soygundur.

Tüm vatandaşlarımızı radardan korunmak için değil, hız felaketinden uzak durmak için trafik kurallarına uymaya davet ediyorum. Kurallar; ceza kesmek için değil, hayat kurtarmak içindir. Canlarımızdan olmayalım.

Bu vesileyle tüm okurlarımızın Kurban Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyor, sevdiklerinizle birlikte geçireceğiniz kazasız, belasız, huzur dolu bir bayram diliyorum.

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

CHP’li Başkanlar Yolsuzluk Soruşturmasında Tutuklandı!

Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Seyhan Belediye Başkanı Oya …

Bir yanıt yazın