Figüran PKK Sahneden Çekiliyor, Türk ve Kürt Kardeşler Tek Yürek!

Aziz DAĞTEKİN ile Pazar Sohbeti


Bir pazar sabahı sessizliğinde, uzun yıllardır süren bir kâbusun nihayet sona erdiğine dair bir haber yankılandı. PKK Türkiye’den tamamen çekiliyor.

Bu cümle, sadece bir örgütün geri adımı değil, on yıllardır kan ve gözyaşıyla yoğrulmuş bir coğrafyanın yeniden nefes alması demek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP’nin Bilge Lideri Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde başlatılan Terörsüz Türkiye Süreci, bu topraklarda yıllardır beklenen o büyük Kardeşlik kelimesini yeniden gündeme taşıyor.

Malumunuz olduğu üzere; Ortadoğu, yüzyıllardır haritalarla, sınırlarla, mezheplerle ve kimliklerle oynanan bir satranç tahtası.
Her taş bir milleti, her hamle bir kaderi temsil ediyor.
Bu oyunun en acımasız hamlelerinden biri, Kürtleri ve Türkleri karşı karşıya getirme senaryosu oldu.

Küresel güçler, “özgürlük” ve “kimlik” söylemleriyle Kürt gençlerini kandırdı; silah verdi, ideoloji öğretti, dağa sürdü.
O silahlar, ne yazık ki emperyalizme değil, doktorlara, öğretmenlere, polislere, köyünü koruyan aşiret mensuplarına doğrultuldu.
Yani, kendi halkına.

Bir zamanlar “Kürtlerin dostuyuz” diyen o büyük devletler, gerçekte bu topraklara düşmanlık tohumu ekti.
PKK, bu kirli oyunun kullanışlı aparatı haline getirildi.
Ne Kürt halkının temsilcisiydi, ne de onların geleceğini düşünen bir hareket.
Sadece, Batı’nın Ortadoğu’da kurmak istediği denklemin kanlı taşeronuydu.

KANLA KURULAN OYUNUN ÇÖKÜŞÜ

Ama tarih, her zaman olduğu gibi, kendi hakikatini fısıldadı.
Dağlarda ölen gençlerin kimliklerine bakıldığında, biri Türk biri Kürt’tü.
Aynı bayram sofrasında oturabilecek iki kardeş, aynı tarlada çalışabilecek iki komşu, birbirine “düşman” yapılmıştı.

Bugün, PKK’nın ideolojik ve örgütsel olarak iflasını açıklaması, sadece askeri bir gelişme değil; bu oyunun bozulduğunun resmidir.
Öcalan’ın “örgüt anlamını yitirdi” sözleri, gecikmiş bir itiraf olsa da, tarihin doğal sonucudur.

Küresel aktörler de nihayet şunu fark etti: Bu kan, sadece Türkiye’yi değil, Kürtlerin geleceğini de yok ediyor.
PKK’nın varlığı, Kürt halkının hak mücadelesini gölgeleyen, onların meşruiyetini tüketen bir zehire dönüşmüştü.
Kürtler, kendi çocuklarının artık emperyalizmin piyonu olmadığını görmek istiyor.

TÜRKİYE VE KÜRTLER AYNI COĞRAFYANIN İKİ RENGİ

Bugün, Türkiye’nin dört bir yanında bir farkındalık yükseliyor:
Kürt ile Türk arasında düşmanlık değil, kader birliği var.
Birinin yarası diğerinin acısı, birinin yoksulluğu diğerinin yükü.
Aynı sofrada ekmeğini paylaşan, aynı ezanı, aynı türküyü dinleyen insanlar birbirine yabancı olamaz.

“Terörsüz Türkiye” vizyonu tam da bunu anlatıyor.
Bu süreç, sadece güvenlik politikası değil; vicdani bir barış manifestosudur.
Silahların sustuğu, anaların ağlamadığı, çocukların aynı okulda aynı masada güldüğü bir Türkiye hayalinden bahsediyoruz.

KÜRESEL MASKELERİN DÜŞÜŞÜ

Bugün, PKK’nın sahneden çekilişiyle birlikte bir başka gerçek daha açığa çıkıyor:
O örgütü yıllarca eğiten, donatan, finanse eden küresel aktörler, kendi yarattıkları canavarın elinde oyuncak olduklarını anladı.

PKK’ya verilen “ödevler”  devletin polisini vur, öğretmeni öldür, sağlık çalışanını hedef al  sadece Türkiye’ye değil, insanlığa da ihanetti.
Fakat bu örgüt, aldığı her silahla, her bombayla kendi mezarını kazdı.
Çünkü bir halkın değerlerine, kardeşliğine, kültürüne kurşun sıkan hiçbir hareket yaşayamaz.

Bugün, Batı’da bazı merkezlerde “PKK denklemi artık tükendi” cümlesi konuşuluyor.
Yani, Kürtlerle Türkleri birbirine düşürme senaryosu çöktü.

SİLAHLARIN SUSMASI, AKILLARIN KONUŞMASI

Türkiye, bugün sadece sınırlarını değil, geleceğini temizliyor.
PKK’nın çekilmesiyle, siyaset ve demokrasi önündeki en büyük engellerden biri kalkıyor.
Artık söz, barışın, ortak aklın ve milletin iradesinin olacak.

Kürt gençleri artık dağa değil, üniversiteye gitmek istiyor.
Türk analar, oğullarını askere değil, geleceğe uğurlamak istiyor.
Ve bu topraklar, bin yıldır olduğu gibi, yine birlikte yaşamayı başaracak.

Bugün, Türkiye’nin dağlarında silah değil, kuş sesi duyuluyorsa;
Bu milletin ortak duası kabul olmuş demektir.

PKK’nın çekilmesi, sadece bir terör örgütünün yenilgisi değil,
Türk ile Kürt kardeşliğinin yeniden hatırlanışı,
Bu coğrafyanın en eski gerçeğinin yeniden dirilişidir.

Ve bu kez, o gerçeği hiçbir küresel senaryo, hiçbir kirli aparat, hiçbir çıkar oyunu bozamayacak.
Çünkü bu ülkenin hikâyesi, artık silahla değil, barışla yazılacak.

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Piyasalarda Güven Artışı: TCMB Faiz İndirimi ve CHP Kararı BIST’i Destekledi

Açılışta BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 91,57 puan ve yüzde 0,86 artışla 10.699,82 puana …

Bir yanıt yazın