Gazze’ye Ses Olan Ülkelerin Ormanları Neden Yanıyor?

Aziz DAĞTEKİN Yazdı


Bu yaz, sadece termometrelerin rekor kırdığı için değil, yaşadığımız olayların ateşiyle de tarihe geçecek. Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz şu günler… cümlesi bizde hiç eskimese de, bu defa durum gerçekten kritik.
Çünkü Türkiye’nin terör sorununu çözme girişimi belki de ilk kez bu kadar olgun bir aşamaya gelmişken, iç cephenin sağlam durması hayati önem taşıyor.

Ancak bu birlik arayışının sürdüğü günlerde, dışarıda bambaşka ve ürkütücü bir tablo var: Ortadoğu’nun kalbinde Gazze’de kan durmuyor. İsrail’in katliamlarına tepki gösteren ülkelerde ise arka arkaya çıkan yangınlar gündemi yakıyor.

Türkiye, İspanya, İtalya, Cezayir… İsrail dostu Yunanistan’da ise, göstermelik yangınlar…
Bu ülkelerin ortak noktası ne? Son aylarda Gazze’deki vahşete en sert tepkiyi göstermiş olmaları. Ve bu ülkelerde, aynı yaz içinde, tarihî boyutlarda orman yangınlarının çıkması… Gerçekten tesadüf mü?

TESADÜF MÜ, MESAJ MI?

Tarihte doğal afet görünümlü sabotaj örneklerini biliyoruz. Orman yangınlarının iklim değişikliğinden beslendiği bir gerçek. Ancak aynı siyasi çizgide duran ülkelerde bu kadar yoğun şekilde meydana gelmesi, en azından soru işareti hak ediyor.

Bir yandan Türkiye’de Terörsüz Türkiye projesi ilerliyor, PKK silah bırakma sürecine giriyor. Ancak unutmamız gereken bir gerçek var: PKK silah bıraksa bile, onu besleyen, aklayan ve teşvik eden uluslararası çevreler asla boş durmaz.

İtalya’nın saygın gazetelerinden La Repubblica, 10 Ağustos 2025’te PKK’nın ilk saldırısının yıldönümünü öven bir etkinliği manşetine taşıdı. Üstelik bu saldırı, NATO askerlerine karşı yapılmıştı. NATO üyesi bir ülkenin medyası, NATO askerine saldırıyı övüyor. İşte terörün zihinsel altyapısının fotoğrafı budur.

KAFKASYA’DA SESSİZCE YANAN ATEŞ

Peki bütün bu tabloyu daha da tehlikeli kılan ne? Kafkasya’daki sinsi satranç. Bugün, kardeş ülke olarak bildiğimiz Azerbaycan’ın devlet başkanı İlham Aliyev, İsrail ile stratejik ittifak içinde. Gazze’deki vahşete tepki gösteren Türkiye’nin yanında durmak yerine, Tel Aviv’le askeri ve istihbarat alanında iş birliği yapıyor.

Üstelik bu durum yalnızca diplomatik bir tercihten ibaret değil. Aliyev, Zengezur Koridoru konusunda attığı adımla, Türkiye’yi kendi koltuğu için kullandığını ispatladı.
ABD ile yapılan son mutabakatla Zengezur’un kontrolünün büyük ölçüde Washington eksenine kaydırılması, Türk dünyası vizyonunu yaralayan stratejik bir geri adımdır.

GARDAŞLIKTAN HANÇERE!

Türkiye, Zengezur’u Türk dünyasının kalpgahı olarak gördü. Bu koridor, hem ekonomik hem askeri hem de kültürel anlamda Asya ile bağımızın kesintisiz olmasını sağlayacaktı.
Ama Aliyev’in imzaladığı anlaşma, hem Türkiye’ye hem de Rusya’ya sırtımızdan saplanan bir hançer niteliğinde.

Bu, yalnızca jeopolitik bir taviz değil; aynı zamanda Azerbaycan’ın gardaş sıfatını sorgulatacak bir ihanettir. İsrail ile dostluk, ABD’nin çıkarlarına hizmet eden anlaşmalar ve Türkiye’nin stratejik hedeflerini sabote eden adımlar… Bütün bunlar, kardeşlik söyleminin arkasında başka hesaplar olduğunu gösteriyor.

İKİ CEPHEDE AYNI STRATEJİ

Bugün Türkiye, bir yandan yangınlar ve terörle sınanırken, diğer yandan Kafkasya’da diplomatik sabotaj yaşıyor. Bu iki cephedeki saldırıların ortak amacı belli: Türkiye’nin stratejik bağımsızlığını ve bölgesel liderliğini kırmak.

Yangınlarla ülkenin dikkatini dağıtmak, terörle içeride huzuru bozmak, Kafkasya’da ise müttefik görünümlü aktörlerle stratejik zinciri kırmak… Bu, parçalı ama uyumlu bir planın parçalarıdır.

TÜRKİYE NE YAPMALI?

  1. Milli Dayanışma: İç cephede siyasi, etnik ve ideolojik çatışmalara değil, ortak milli hedeflere odaklanmak.
  2. Dış Politikada Şeffaflık: Müttefiklerimizin attığı her adımı kamuoyuna açıklıkla sunmak; kardeşlik maskesi altında yapılan pazarlıkları ifşa etmek.
  3. Kafkasya Stratejisi: Zengezur gibi kritik projelerde tek bir ülkenin keyfine bağlı olmayan çok taraflı, güvence altına alınmış modeller geliştirmek.
  4. Siber ve Fiziki Güvenlik: Yangın sabotajı ihtimaline karşı istihbarat kapasitesini artırmak, afet yönetimini güçlendirmek.

Bu yaz sadece sıcak değil. Aynı zamanda nereden geldiğini anlamamız gereken bir ateşin yazı. Bir yandan Gazze’deki zulme karşı çıkan ülkelerin ormanları yanıyor, diğer yandan Kafkasya’da gardaş bildiğimiz bir yönetim sırtımızdan hançer saplıyor.

Türkiye’nin kaderi, içerde birliğini koruyup dışarıda dost görünümlü tehlikeleri zamanında fark etmesine bağlı.  Çünkü tarih, şunu defalarca kanıtladı. Kendi evinde birlik olmayan bir ülkenin, dışarıda verdiği hiçbir mücadele kalıcı başarı getirmez. Bu böyle biline

 

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

İBB’de Reklam İhalesi Operasyonu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yeni bir operasyon daha başlatıldı. Jandarmanın yürüttüğü operasyonda 14 kişi hakkında …

Bir yanıt yazın