Özgür Özel’in Dilinde Barış Yok, Bölünmüşlük Var!

Aziz DAĞTEKİN Yazdı


Özgür Özel’in söylemlerine bakıldığında, Türkiye’nin en kırılgan toplumsal başlıkları olan mezhep, etnik grup ve inanç değerleri üzerinden tehlikeli bir siyaset kurgulandığı açıkça ortadadır. Siyasi ajandasını kutuplaşma üzerine kuran bu anlayış, toplumsal fay hatlarını kaşıyarak kendi pozisyonunu sağlamlaştırma peşindedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın farklı toplumsal kesimleri kucaklayan ittifak girişimlerini “ümmet çatısı” olarak sunmak, halkı korkutma, dini hassasiyetleri istismar etme ve bilinçli bir bölünmüşlük algısı yaratma çabasıdır. Üstelik bu söylemleri, birkaç gün önce “mezhep siyaseti çok tehlikelidir” diyerek eleştiren bir siyasetçinin aynı ağızla dile getirmesi, siyasi samimiyetsizliğin en çıplak hâlidir.

Daha önce MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” çağrısına destek veren, hatta açıkça “DEM Parti bu ülkeyi yönetsin, biz de destek veririz” diyerek bu çizgide sorumluluk almaya hazır olduklarını beyan eden Özgür Özel’in bugün geldiği nokta ise tam anlamıyla bir siyasi tutarsızlıktır. O dönem DEM Parti ile yan yana durmayı barış adına meşru gören Özel, şimdi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın farklı etnik kökenlerden gelen vatandaşların temsiline yönelik söylemini “ümmet siyaseti”, “mezhepçilik” gibi ifadelerle çarpıtmakta; bu çıkışıyla yalnızca toplumsal barışı zedelemekle kalmamakta, aynı zamanda terörle mücadele temelinde kurulan milli birlik zeminini de açıkça sabote etmektedir.

Peki dün ile bu gün arasında ne değişti Özgür Bey? Dün, “DEM Parti ile birlikte bu ülkeyi yönetmeye hazırız” derken, bugün “ittifak” ifadesini dahi düşmanlaştırmaya çalışan bu yaklaşım, milletin aklıyla alay etmek değilse nedir?

Malatya’daki mitingde kullandığınız dil, yapıcı bir muhalefet liderinin dili değil, toplumu germeyi siyasi sermayeye dönüştürmeye çalışan bir siyasetçinin diliydi. “Tayyip Erdoğan düş yakamızdan” gibi kutuplaştırıcı ifadeler, birleştirici değil, ayrıştırıcıdır. “Vatandaşlık bilinci yerine ümmet bilinci dayatılıyor” demek, milletin inanç değerlerine saldırmak değil midir? İnancı kutuplaşmanın nesnesi hâline getirmek hangi demokratik anlayışla bağdaşır?

En dikkat çekici çelişki ise terörle mücadele konusundaki tutumunuzda ortaya çıkıyor. Daha düne kadar “çözüm sürecinde yoktuk” diyerek şehitlere gönderme yapan bir lider olarak, bugün aynı DEM Parti ile kurulan ilişkilere saldırmanız ve bu çatıya yönelik eleştirileriniz, çelişkili duruşunuzu açıkça ortaya koymaktadır. Asıl mesele terörle mücadele değil, bu mücadelenin sizin dışınızda şekilleniyor olmasıdır. Kendi dışlandığınız her milli duruşa karşı pozisyon almak, ülke menfaatini değil, parti çıkarını öncelemektir.

Siyasi dilinize hâkim olan ötekileştirici üslup, genç işsizliği, enflasyon ya da tarımsal sorunlar gibi gerçek meselelere temas etseniz bile, bu sorunların dahi bir istismar aracına dönüştürüldüğünü göstermektedir. Mezhep kimlikleri üzerinden hükümete saldırmak; Türkiye’yi mezhep çatışmalarına sürüklemek isteyen karanlık odakların diliyle örtüşmektedir. Bu, muhalefet değil; toplumun huzuruna kast eden bir provokasyondur.

Ve işin ironik tarafı şu: Konuşmanızın sonunda yaptığınız “Türkiye İttifakı” çağrısı, konuşmanızın tüm zehirli içeriğini yok sayan, samimiyetten uzak bir slogandan ibarettir. Çünkü konuşmanın bütününe sinmiş olan düşmanlaştırıcı üslup, milletin birlik duygusunu değil, ayrışma ihtimalini güçlendirmektedir.

Ve şimdi buradan Özgür Özel’e açıkça sormak gerekir:  MHP Türk’ü, DEM Kürt’ü, AK Parti Arap’ı temsil edecek diye kaygılanıyorsunuz. Peki, siz kimi temsil ediyorsunuz?
Eğer bu milletin inançlı insanları sizin karşınızdaysa, siz arkanızda kimi görüyorsunuz? Eğer sizin dışınızdakiler milletin çoğunluğunu oluşturuyorsa, siz neyin ittifakını kuruyorsunuz?
Milleti parçalayarak mı iktidar arıyorsunuz? Mezhep korkusu yayarak mı umut inşa edeceksiniz?

Bu millet, siyasi istismarın farkındadır. Mezhebi, etnik kimliği ya da inancı ne olursa olsun, bu halk birliğine, kardeşliğine ve huzuruna sahip çıkacaktır. Türkiye, bu kirli dili, bu kutuplaştırıcı siyaseti ve samimiyetsiz ittifak çağrılarını çoktan aşmıştır.

Bu millet ne sizi susturur, ne de sizi unutur… Ama sizi mutlaka sorgular. Hem de vicdan terazisinde.

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Trump 2,5 Milyar Dolarla Giriş Yaptı, Bitcoin Alev Aldı!

💸 Bitcoin Geceden Sabaha Uçtu! Yeni Rekor: 118.346 Dolar! Kripto para piyasaları bir kez daha …

Bir yanıt yazın