EDİTÖR’DEN
ABD Başkanı Donald Trump’ın Savunma Bakanlığı’nı “Savaş Bakanlığı” olarak ilan etmesi, sadece bir isim değişikliği değil, Amerikan emperyalizminin çıplak itirafıdır. İŞİD’i dört haftada bitirdiğini gururla açıklayan Trump, aynı anda sahada YPG’ye silah ve mühimmat desteği sağlayarak iki yüzlülüğün doruk noktasını sergiliyor.
Savaşın galibi olduğunu iddia eden ABD, gerçekte girdiği her ülkeyi kan ve gözyaşına boğmakta, sonunda hezimete uğrayıp çekilmektedir. Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da ve diğer çatışma alanlarında yaşananlar bunun kanıtıdır: ABD hiçbir kara savaşında zafer kazanamamış, sadece işgal ettiği topraklarda kalıcı travma ve yıkım bırakmıştır. Petrol, jeopolitik nüfuz ve hegemonya tutkusuyla yola çıkan ABD, kan ve gözyaşını savaş olarak tanımlamaktan çekinmemektedir.
Gazze’de akan kanı savaş olarak niteleyen, İran’la gizli anlaşmalar yapan ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda kukla gibi hareket eden ABD, kendi hukukunu, uluslararası hukuku ve insanlık değerlerini hiçe saymaktadır. Trump, “Benim dönemimde bütün savaşlar bitecek” diye övünürken, gerçekte dünya üzerindeki çatışmalar hız kazanmış, savaşlar ABD’nin varlığıyla daha da derinleşmiştir. Pentagon’un adını “Savaş Bakanlığı” yapmak, bu militarist ve saldırgan zihniyeti tescillemekten başka bir şey değildir. Amerikan ikiyüzlülüğü, kendi çelişkileri ve çöküş sinyalleri, tüm dünya gözleri önünde sergilenmektedir.
Irak ve Afganistan işgalleri, İŞİD ve diğer terör örgütleri, ABD’nin sömürgeci çıkarlarını maskelemek için uydurulmuş bahanelerden başka bir şey değildir. Kendi yarattığı terörist yapı ve aparatlarla işgal ve müdahale gerçekleştiren ABD, şimdi de Venezuela’yı hedefe koyarak aynı yöntemi tekrar etmeye çalışmaktadır. Bu, sadece bölgesel bir tehdit değil, küresel bir istikrarsızlık ve felaket kaynağıdır. Amerikan politikası, savaş üzerinden kurduğu sahte güç paradigmasıyla, kendi çöküşünü hızlandırmakta, insanlığı ve adaleti hiçe saymaktadır.
ABD’nin söylemleri ve propagandası ne kadar büyük olursa olsun, gerçeklik acımasızdır: dünya, Amerikan emperyalizminin yarattığı kan ve gözyaşı tufanı ile sarsılmakta, sömürgeci hevesleriyle kendi sonunu hazırlayan bir sürecin tanığı olmaktadır. ABD’nin adını değiştirdiği bakanlık, yaptığı işin itirafıdır: ABD, artık sadece savaşmakla kalmıyor, savaşı kurumsallaştırıyor, silahlanmayı ve müdahaleyi norm hâline getiriyor. İddialar ve gösteriş, gerçeği değiştiremez; ABD’nin hikayesi, trajedi ve yıkımla yazılmış bir imparatorluğun çöküş öyküsüdür.
Dünya, petrol ve güç için akan kanı, savaş ilanı olarak kutlayan, kendi müdahaleleriyle yarattığı kaosla övünen ABD’nin gerçek yüzünü artık daha net görüyor. Girdiği her ülke acıyla, yıkımla, gözyaşıyla tanıştı; sonra ABD çekildi, ama geride kalan enkaz ve travma, Amerikan gücünün maskelediği acı gerçeği gözler önüne serdi. Bugün Trump’ın iddiaları ve Pentagon’un yeni adı, bu trajedinin, ikiyüzlülüğün ve çöküşün sadece yeni bir simgesidir. ABD, kendi açmazlarıyla dünyayı tehdit etmeye devam ederken, aynı zamanda kendi sonunu da hazırlamaktadır.