Siyasi Kurtuluş İçin Kan mı Akıtılıyor? Vampir Netanyahu’ya Ağır Suçlamalar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, CBS’le yaptığı röportajda Hamas’ın silahsızlanmayı kabul etmemesi durumunda kapsamlı bir askeri operasyonla karşılaşabileceği uyarısını yineledi. Ancak bu sözlerin ardında sadece güvenlik kaygısı değil; siyasi kurtuluş arayışı, savaşın sürdürülmesi üzerinden güç kazançları arayışı da olduğu eleştirileri giderek yükseliyor.

Netanyahu’nun açıklamalarında, Gazze’de ilk bölümde kazanılan ateşkesin devamı yerine ikinci aşamaya geçilmesi çağrısı yer aldı. Fakat kritik şart olarak gündeme getirdiği “silahsızlanma” talebindeki üç madde silahların bırakılması, silah fabrikalarının ortadan kaldırılması, silah sevkiyatının önlenmesi  beklenenin çok ötesinde geniş ve uygulanabilirliği muğlak talepler gibi dursa da, bunlar Netanyahu’nun tam kontrol hedefinin şifreleri olarak yorumlanıyor.

“Kıyamet Kopacak” Mesajının Ötesinde Korku Stratejisi

Netanyahu, Hamas’ın bu koşulları reddetmesi durumunda “kıyametin kopacağı” mesajını güçlü şekilde verdi. Bu benzetme, askeri tehdidi aşan psikolojik bir baskı unsuru olmaya yöneliyor. Ayrıca, “barışçıl çözüm için hazırız” ifadesiyle sert söylemlerini yumuşatma çabası da görülebiliyor. Oysa birçok gözlemci, bu ikili dilin asıl amacının hem uluslararası medya desteği çekmek hem de içeride muhalefeti susturmak olduğunu söylüyor.

Muhalefetten Sesler: “Savaşı Projeye Çeviriyorlar”

Netanyahu’ya yönelik eleştiriler İsrail iç siyasetinde yoğunlaşıyor. Muhalefet lideri Yair Lapid, hükümeti eleştirirken “Savaş bir çıkmaza dönüştü; Netanyahu siyasi maliyeti ödemek istemiyor” diyerek doğrudan niyet sorgulaması yapıyor.

Yair Golan daha da net konuştu: Netanyahu, Smotrich ve Ben‑Gvir arasında kalan iktidar üçgeni, esir değişimi ve ateşkes konusunda karar alınmasını engelliyor; “esirlerin hayatı siyasetten daha az önemli görülüyor.”

Ayrıca eski savunma bakanı Avigdor Lieberman, Netanyahu’yu esir takasını sabote etmekle suçladı. “Bu hükümet, güvenliği feda edip koalisyon çıkarlarını koruyor” sözleri çokça yankı buldu.

Muhalefet ve eleştirmenler, Netanyahu’nun savaşı mahalli ve uluslararası baskılardan kaçış yolu olarak kullandığını, politik istikrarını güvence altına almak için çatışmanın devamını tercih ettiğini iddia ediyor.

İnsan Hakları Kuruluşlarından Kritik Uyarılar

İsrail hükümeti, insan hakları savunucularını susturmaya yönelik yasalarla da mücadele yürütüyor. Örneğin B’Tselem, parlamentoda öncelikli okunan “ICC yasası” ve “STK vergi yasası” gibi düzenlemelerin, insan hakları gruplarını kriminalize etme ve eleştiriyi bastırma amacı taşıdığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler’in Gazze’de İsrail güçlerinin cinsiyete dayalı şiddet, sağlık altyapısını hedef alma ve reprodüktif sistem üzerindeki etkileri içeren raporları, Netanyahu hükümeti tarafından “kan libeli” olarak nitelendirildi. 
Netanyahu bu raporlara cevaben, BM’yi “antisemitik ve propaganda organı” olarak suçlarken, eleştirileri yok sayma stratejisini benimsiyor.

Uluslararası Tepkiler ve Hukuki Baskılar

Uluslararası toplum, çatışmanın sivil maliyetleri ve uygulanan politikalar nedeniyle Netanyahu hükümetine yönelik baskıyı giderek artırıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında savaş suçları iddialarıyla yakalama kararı çıkarmış durumda. 
Aynı şekilde, İsrail ayrıca Cenevre Mahkemesi’nde Gazze’ye yönelik kampanyası nedeniyle soykırım iddialarıyla muhatap konumda.

Dış politikada birçok ülke, İsrail’in askeri stratejilerini eleştiriyor ve diplomatik baskılar artıyor. Bu durum, Netanyahu’nun söylemlerinin yalnızca iç kamuoyuna değil, küresel algıya da dönük stratejik kurgular içerdiğini düşündürüyor.

Sürdürülebilir Barış mı, Sürekli Savaş mı?

Netanyahu’nun bugün kullandığı dil ve askeri proje önerileri, iç düşmanlaştırma stratejisiyle birleştiğinde şu soruyu akla getiriyor: Gerçek hedef savaşı bitirmek mi, yoksa savaş üzerinden siyasi iktidarı sürdürmek mi?

Muhalefetin hesap sorma kararlılığı, insan hakları örgütlerinin tanıklıkları ve uluslararası hak ve hukuk mekanizmalarının baskısı, Netanyahu’nun söylemlerini yalnızca propaganda metinleri haline getirebilir. Bu süreçte İsrail halkı, yargı kurumları ve hukuk devleti mekanizmaları tartışmalı liderin eylemlerine karşı durma iradesini korumak durumunda. Ancak bu irade sadece cılız tepkilerle değil, sistematik hesap sorma, şeffaf soruşturma ve hukuki süreçlerle kıyıya çıkabilir.

YÖNETİCİ Editör

Taraf Olmayan Habercilik Yapan Aybüke Türk Haber, dünyadaki bütün Türklerin gür sesi ve onların kulağı olacaktır. Habere Bozkurtça bakan ve değerlendiren Aybüke Türk Haber mazlumların da temsilcisi olmayı hedeflemiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Yol Değil, Tuzak Oldu: Gişeye Çarpan Otomobil Alev Aldı

İstanbul Arnavutköy’de, Kuzey Marmara Otoyolu üzerindeki gişelere yaklaşan bir otomobilin beton bariyerlere çarpması sonucu çıkan …

Bir yanıt yazın