İsrail’in Gazze’de 60 binden fazla sivili katletmesi, dünya kamuoyunu harekete geçirdi. Kanada, Fransa ve İngiltere’nin Filistin’i tanıyacağını açıklamasıyla birlikte Batı’da dengeler değişmeye başladı. Halihazırda Birleşmiş Milletler’e üye 193 ülkeden 147’si Filistin devletini tanıyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik aylardır sürdürdüğü yoğun saldırılarda şimdiye kadar 60 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti.
Ölenlerin büyük çoğunluğunu kadınlar, çocuklar ve yaşlı siviller oluşturuyor.
Temel gıda, su ve ilaç erişiminin kısıtlandığı, sistematik açlık politikasının uygulandığı bölgede soykırım faaliyetlerinin katliam boyutuna ulaşması, uluslararası kamuoyunun tepkisini artırdı.
KATLİAMIN GÖLGESİNDE EGEMENLİK MÜCADELESİ
Bu tablo karşısında, İsrail’in yıllardır işgal altında tuttuğu topraklarda Filistin halkının bağımsız bir devlet kurma hakkı yeniden dünya gündeminin merkezine yerleşti.
Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan milyonlarca Filistinli, onlarca yıldır İsrail işgali ve kuşatması altında yaşıyor.
1988 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) ilan ettiği Filistin Devleti, pratikte bugüne kadar tam egemenliğe ulaşamadı.
Doğu Kudüs başkent ilan edildi, ancak İsrail yönetimi bu ilanı tanımayarak Doğu Kudüs’ü fiilen ilhak etti.
Batı Şeria’nın önemli bölümleri ise İsrail yerleşimci politikalarıyla fiilen bölünmüş durumda.
Uluslararası toplumun büyük kısmı bu bölgeleri “işgal altındaki Filistin toprakları” olarak tanımlasa da İsrail halen bu egemenliği fiilen engellemeye çalışıyor.
Ancak son dönemde, İsrail’in Gazze’deki saldırılarının vahameti arttıkça, Filistin’in bağımsızlığını tanıyan ülkelerin sayısı da hızla artıyor.
15 ÜLKEDEN FİLİSTİN DEVLETİNİ TANIMA ÇAĞRISI
Andorra, Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, San Marino, Slovenya ve İspanya dışişleri bakanları, İsrail-Filistin meselesine ilişkin ‘New York Çağrısı’ isimli ortak açıklama yaptı.
Açıklamada, Filistin Devleti’nin tanınmasını iki devletli çözümün hayata geçirilmesinde temel bir adım olarak niteleyen ülkeler, “İki devletli çözüm yönünde atılması gereken temel bir adım olarak, Filistin Devleti’ni halihazırda tanımış olan ya da tanımaya yönelik iradesini veya olumlu değerlendirmesini beyan etmiş bulunan ülkeler, bu yönde henüz adım atmamış olan tüm devletleri, söz konusu çağrıya katılmaya davet etmektedir” ifadelerini kullandı.
(Yeşil işaretli ülkeler, Filistin devletini güncel olarak tanıyor. Sarı işaretli ülkeler ise kısa süre içinde tanıyacaklarını açıkladı.)
Bu süreçte Filistin devletini tanımak, yalnızca bir diplomatik karar değil, aynı zamanda işgale karşı hukuki ve siyasi bir duruş haline geldi.
1988’den bu yana toplam 147 Birleşmiş Milletler (BM) üyesi devlet Filistin’i resmen tanıdı.
Bu ülkeler arasında Asya, Afrika ve Güney Amerika’dan pek çok ülke uzun süredir yer alıyor.
Ancak şimdi, ilk kez Batılı güçler de Filistin’i tanıma yoluna giriyor.
TÜRKİYE, EN BAŞINDAN BERİ FİLİSTİN DAVASINA DESTEK VERİYOR
Türkiye, Filistin Devleti’ni 15 Kasım 1988 tarihinde, Yaser Arafat’ın Cezayir’de bağımsız bir Filistin Devleti’ni ilan ettiği gün resmen tanıyan ilk ülkelerden biri.
Bu tarihten itibaren Türkiye, Filistin’in uluslararası alanda tanınması ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde statüsünün güçlendirilmesi için aktif destek verdi.
Örneğin, 2012 yılında BM Genel Kurulu’nda Filistin’in “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü kazanması için yapılan oylamada Türkiye, bu süreci destekledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, İsrail’in katliamının başladığı ilk günden bu yana Filistin’e desteğini bizzat açıkladı ve İsrail ile olan ticaret anlaşmasını kökünden keserek net bir duruş sergiledi.
MACRON’UN ADIMI
Batılı ülkelerin güncel olarak İsrail’i yüzüstü bırakıp Filistin davasına açıktan destek vermeye başlaması, bir bakıma Fransa sayesinde gerçekleşti.
Bu dönüşümde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un attığı adım kritik bir eşik oluşturdu.
Macron, İsrail’in saldırılarını kınayarak iki devletli çözümün kaçınılmaz olduğunu ve Fransa’nın Eylül ayında Filistin devletini tanıyacağını duyurdu.
FRANSA’NIN ARDINDAN İNGİLTERE VE KANADA
Macron’un açıklamasının ardından İngiltere Başbakanı Keir Starmer da, “İsrail savaşı durdurmazsa, Filistin’i tanımaktan kaçınmayacağız” dedi.
Aynı günlerde Kanada Başbakanı Mark Carney de Eylül ayında Filistin’i tanıyacaklarını açıkladı.
Böylece, Batı blokunun önde gelen üç ülkesi peş peşe bu adımı atmış oldu.
Bu kararlar, ABD ve İsrail’de büyük tepkiyle karşılandı.
ABD Başkanı Donald Trump, Kanada’nın bu kararını “Hamas’a ödül” olarak nitelendirerek, “Kanada, Filistin devletini tanıdı. Bu, bizimle bir ticaret anlaşması yapmalarını neredeyse imkansız hale getirir,” ifadelerini kullandı.
İsrail hükümeti de, Avrupa’dan gelen tanıma kararlarını “teröre cesaret verme” olarak değerlendirdi.
10 G20 ÜLKESİ FİLİSTİN’İ TANIYOR
Oysa dünya genelinde Filistin devletini tanıyan ülke sayısı her geçen gün artıyor.
Özellikle G20 içinde yer alan 10 ülke , Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Türkiye, Filistin’i uzun süredir egemen bir devlet olarak tanıyor.
Buna karşılık ABD, Almanya, İtalya, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve şimdiye dek çekimser kalan Kanada, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler Batı blokunda tanımayan tarafta yer alıyordu.
İSRAİL KORKUSUNU YENEN AVRUPA ÜLKELERİNDEN FİLİSTİN’E DESTEK
Ancak bu denge hızla değişiyor.
Avrupa Birliği içinde de durum benzer.
İsveç, İrlanda, İspanya ve Slovenya Filistin’i tanıyan aktif AB üyeleri arasında yer alıyor.
Buna ek olarak Bulgaristan, Polonya, Romanya, Çekya, Slovakya, Macaristan ve Kıbrıs da, AB’ye üye olmadan önce Filistin’i tanımış ülkeler arasında.
Belçika ve Malta gibi ülkeler de yakın zamanda tanıma sinyali verdi. Almanya ise hala çekimser bir tutum içinde.
Başbakanlık sözcüsü geçen hafta yaptığı açıklamada “önceliğimiz tanımadan çok barış sürecine geri dönülmesini sağlamak” dedi.
YA İSRAİL’İN ZORBALIĞI ÖDÜLLENDİRİLECEK YA DA SOYKIRIMA DUR DENİLECEK
Bugün geldiğimiz noktada, Filistin’in tanınması artık yalnızca diplomatik bir mesele değil, bir insanlık ve adalet sınavına dönüşmüş durumda.
Her gün çocukların açlıktan öldüğü, sivillerin enkaz altından çıkarıldığı Gazze’de yaşananlar karşısında, dünya ya İsrail’in zorbalığını ödüllendirecek ya da Filistin halkının yıllardır süren egemenlik mücadelesine açıkça destek verecek.
Filistin davası, artık sadece Arap dünyasının değil, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve barış ilkesine inanan herkesin ortak davası haline geldi.
Filistin’in tanınması, gasp edilen toprakların, kaybolan hayatların ve çalınan bir geleceğin iadesi için atılan diplomatik bir adımdan çok daha fazlasıdır.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
Avustralya
Almanya
İtalya (Çekimser)
Japonya (Çekimser)
Güney Kore
Hollanda
Avusturya
İsviçre
Danimarka
Estonya
Letonya
Litvanya
Finlandiya
Yunanistan (Ülke genelinde bir ayrılık söz konusu)
Portekiz
Lüksemburg