ABD yönetimi, göçmen vizeleriyle ilgili yeni bir rehber yayınladı. Bu rehbere göre, sağlık giderleri yüksek olan hastalıklar örneğin obezite, diyabet ya da kardiyovasküler rahatsızlıklar kamuya yük” oluşturabileceği gerekçesiyle vize başvurularının reddedilmesine zemin teşkil edebilir. Rehberde, vize memurlarına başvuru sahiplerini değerlendirirken yaş, kamu yardımına bağımlılık riski ve sağlık durumu gibi hususları göz önünde bulundurmaları için geniş yetki tanınıyor.
Belgedeki ifadeler şöyle: başvuran kişi veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kardiyovasküler hastalık, solunum yolu rahatsızlığı, kanser, diyabet, metabolik veya nörolojik hastalıklar ya da akıl sağlığı sorunları gibi yüksek maliyetli tedavi gerektiren durumlara sahip olması durumunda, bu kişinin “kamu yükü” oluşturabileceği dikkate alınmalı.
Ayrıca astım, uyku apnesi ya da şişmanlık gibi yüksek tansiyonla ilişkili kronik durumların da uzun vadeli ve pahalı bakım gerektirebildiği belirtiliyor. Rehber, memurlardan başvuranın ABD’de tıbbi tedavi masraflarını kamu yardımı almadan karşılayıp karşılayamayacağını da değerlendirmesini istiyor.
Ayrıca yalnızca başvuran değil, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık durumları da göz önünde bulundurulmalı; örneğin bir bakıma muhtaç kişinin varlığı, başvuranın çalışmasını, ekonomik bağımsızlığını engelleyebilir.
Bu adım, Trump yönetiminin yasal göçü daha da kısıtlama yönündeki agresif kampanyasının yeni bir halkası olarak görülüyor. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus: Trump’ın aynı zamanda, 2025 yılı için Güney Afrika’da yapılacak G20 zirvesine katılmama kararı alması ve bu kararı verirken Güney Afrika’daki beyaz çiftçilere yönelik olduğunu iddia ettiği muameleleri gerekçe göstermesi, açık şekilde ırkçı bir tutum ve diplomatik bir dışlama hamlesi olarak yorumlanabilir.
Trump, “Afrikanerler (Hollanda, Fransa ve Almanya göçmeni beyaz çiftçiler) öldürülüyor, toprakları yasadışı olarak el koyuluyor” ifadesini paylaştı. Bu söylem, yalnızca bir diplomatik boyut taşımıyor; aynı zamanda ırksal bir mağduriyet anlatısını öne çıkarırken diğer halkları dışlıyor, beyazların “ayrıcalıklı mağdur” pozisyonuna edilgen şekilde oturtuyor. Bu bağlamda Trump’ın zirveye katılmama kararı, küresel eşitlik ve kapsayıcılık ilkelerine meydan okuyan bir tavır olarak okunabilir.
Sonuç olarak: hem vize rehberinde sağlık üzerinden göçmenlerin “yük” olarak nitelenmesi hem de Trump’ın G20 zirvesini boykot etmesi, göç ve çokkültürlü uluslararası katılım karşısında giderek artan bir dışlama, selektif mağduriyet ve ırk temelli ayrımcı politikanın göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Aybüke Türk Haber "Habere Bozkutça Bakış"