“Terörsüz Türkiye” sürecinin ardından yeniden alevlenen ana dilde eğitim tartışmaları, hukuki boyutuyla gündemdeki yerini koruyor. Bu konuda dikkat çekici bir açıklama, ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen’den geldi.
Ensonhaber YouTube kanalına konuk olan Prof. Şen, Türkçenin hukuki statüsü ve çok dilli eğitim taleplerine dair çarpıcı yorumlarda bulundu.
🏛️ “TÜRKÇE BİZDE RESMİ DİL DEĞİL, DEVLETİN DİLİDİR”
Prof. Dr. Şen’in en dikkat çeken çıkışlarından biri şuydu:
“Hepimiz Türkçeyi resmi dil olarak kabul ediyoruz ama hukukî olarak bakıldığında Türkçe, devletin dilidir; anayasal düzeyde ‘resmi dil’ ifadesi kullanılmaz.”
Bu söylem, resmi dil kavramı ile devletin dili arasında hukuki fark olduğunu vurgulaması açısından önemli bulundu.
📚 “ANADİLDE ÖĞRENME HAKTIR, AMA EĞİTİM DİLİ FARKLIDIR”
Ana dilde eğitime ilişkin net bir ayrım yapan Ersan Şen, kişilerin kendi ana dillerini öğrenmesinde hiçbir sakınca olmadığını belirtti. Ancak, eğitimin ortak bir dil ile yürütülmesinin toplumsal bütünlük açısından zorunlu olduğunu savundu:
“Sen kendi anadilini öğrenebilirsin ama eğitim dili ortak olmalı. Herkes farklı dillerde eğitim alırsa, bu ülkenin birliği nasıl sağlanacak? Yarın devlet dairesinde tercümanla mı çalışacağız?”
🌍 “DÜNYADA KAÇ ÜLKE BİRDEN FAZLA DEVLET DİLİYLE YÖNETİLİYOR?”
Uluslararası örneklerden de bahseden Şen, İspanya gibi ülkelerde bile bu konuda sınırlamalar olduğunu hatırlattı:
“İspanyol anayasası açıkça der ki: Her vatandaş bu dili bilmekle yükümlüdür. Bizde neden böyle bir ortak payda olmasın?”
🧭 “AYRI DİLLER, AYRI TOPLUMLAR YARATIR”
Birlik ve beraberlik için ortak bir iletişim diline ihtiyaç olduğunu söyleyen Şen, sosyal hayattaki çatışmalara da dikkat çekti:
“İstiklal Marşı okunurken bir vatandaş, ‘Ben bunu okumak ya da dinlemek zorunda değilim’ diyorsa burada ciddi bir kopuş var demektir.”
📌 SON SÖZ: ANADİL HAKTIR, DEVLET DİLİ ORTAKTIR
Prof. Dr. Ersan Şen’in açıklamaları, anayasal değişiklikler, dil politikaları, ve kültürel uyum tartışmalarının önümüzdeki günlerde daha da hararetleneceğini gösteriyor. Hukuki bir perspektiften gelen bu yorumlar, siyasi tartışmaların ötesine geçerek birlikte yaşamanın temel kurallarına ışık tutuyor.
