Aziz DAĞTEKİN Yazdı
Bir millet, savaş meydanlarında yenilmeden önce, zihinsel ve ahlaki olarak çökertilir. Bugün Türkiye’de olan tam da budur. Caddelerde, ekranlarda, sosyal medyada gördüğümüz gençlik görüntüleri, artık “bizden” değil. Gencecik kızlarımız mahremiyet kavramını kaybetmiş, genç erkeklerimiz ise “erkek” olmayı Amerikan dizilerinde öğrendikleri rollerle karıştırmış durumdalar.
Fener Rum Patrikhanesi’nin kapısına asılan şu söz bugün artık bir gerçekliktir.
“Türkleri savaş meydanlarında yenemezsiniz. Onları ancak örf ve adetlerinden uzaklaştırırsanız yenebilirsiniz.”
Ve evet, bugün Türk gençliği savaşa girmeden esir alınmıştır.
Töremiz ayaklar altındadır. Evlilik müessesesi çürümüş, aile kavramı yerini hedonizme bırakmıştır. Sözde modernlik adı altında eş değiştirme partileri düzenleniyor, ahlak ve utanma hissi “gericilik” sayılıyor. Bunlar Avrupa’nın bile çok ötesinde bir sapkınlıktır!
Peki, biz nereye gidiyoruz?
Türk töresi, sadece geçmişe ait bir gelenek değildir. Bu milletin asırlarca ayakta kalmasını sağlayan temel direktir. Töresini yitiren milletin ne devleti kalır, ne de haysiyeti.
Devletin, ailenin ve toplumun temellerini dinamitleyen bu yaşam tarzına karşı artık “yeter” demeliyiz. Herkes haddini bilmelidir!
Bir milletin çöküşü, toprağını kaybetmesiyle başlamaz. Çöküş; ahlâkını, töresini, utanmasını ve kutsallarını kaybettiği an başlar.
Ve maalesef, Türkiye bu eşiği çoktan geçti.
Bugün caddelerde yürürken gördüklerimiz, ekranlarda izlediklerimiz, sosyal medyada teşhir edilen bedenler artık bizden değil. Bizi biz yapan her şeyi inkâr eden bir nesil büyüyor.
GÜYA ÖZGÜRLÜK, ASLINDA AHLÂKSIZLIK
Mahremiyet artık sadece bir kelime. Genç kızlarımız mahrem yerlerini utanmadan teşhir ediyor, bunu “özgürlük” diye pazarlıyor. Ne anne babadan utanma kaldı, ne toplumdan, ne Yaradan’dan.
Mini etek yarışına dönen bir sokak kültürü, bedenini reklam panosuna çeviren bir sosyal medya çılgınlığı…
“Modernlik” adı altında aslında beden ticaretine soyunmuş bir anlayış hüküm sürüyor.
Erkekler desen… Erkeklik; vakar, onur, töre, koruyuculuktu. Şimdi dizi karakterlerinden kopyalanmış yapay davranışlarla, sahte “cool” pozlarla, içi boş bir maskaralığa dönüşmüş durumda.
PLANLI VE SİNSİ BİR TESLİMİYET
Bu yozlaşma tesadüf değil.
Fener Rum Patrikhanesi’nin girişindeki şu söz, her şeyi anlatıyor:
“Türkleri savaş meydanlarında yıkmanız mümkün değildir. Ama onları Batı’nın örf ve adetlerine alıştırırsanız; devlete olan bağlılık ve cesaret duygularını kaybettirirseniz, işte o zaman onları yenersiniz.”
Bugün tam olarak bu yaşanıyor.
Türk gençliği savaşsız teslim alınmış, zihnen sömürgeleştirilmiştir.
EVLİLİĞİN İÇYÜZÜ: EŞ DEĞİŞTİRME PARTİLERİ!
Aile kavramı, evlilik müessesesi yıkılmış. Bazı evli çiftler utanmadan eş değiştirme partileri düzenliyor.
Evet, yanlış duymadınız: Türk toplumunda, sapkınlık artık “alternatif yaşam tarzı” adıyla meşrulaştırılıyor.
Karısını başka erkekle paylaşan adam modern sayılıyor!
Kadınını satan adam “çağdaş birey”, buna karşı çıkan ise “gerici” ilan ediliyor! Soruyorum size:
Bu çürümenin sonunda hangi millet ayakta kalır?
TÜRKLÜK, BİR KIYAFET DEĞİLDİR!
Kıyafetin açık olması yalnızca bir tercihten ibaret değildir.
Bu; milletin utanmasını, töresini, kökünü reddedişidir.
Bugün bedenler çıplak olduğu gibi, ruhlar da çıplaktır.
Kendi kızına “istediğini giy” diyen ama sonra sokağa çıktığında bakışları çevirmeyen baba da suçludur.
Ahlâk, yalnızca kadına yüklenen bir kavram değildir. Erkek de töreyle yaşayacak. Erkek de sınır bilecek.
UYAN TÜRK MİLLETİ!
Bugün susarsak, yarın çocuklarımızı mezar gibi bir toplumda büyüteceğiz.
Bu yozlaşmaya seyirci kalan herkes sorumludur.
Devlet büyükleri! Yasama organları!
Milli Eğitim! Diyanet! Medya!
Bu yangını söndürmek için ne bekliyorsunuz?
Töresiz kalan millet, toprağı olsa da vatansızdır.
Ahlâksız nesil, bayrağı olsa da devletsizdir.
BU BİR ÇAĞRIDIR, BU BİR İSYANDIR, BU BİR UYANIŞTIR!
Ya töreye dönersiniz…
Ya da tarihte kaybolan diğer medeniyetlerin yanına gömülürsünüz!
PAYLAŞ! TARTIŞ! UYANDIR!
Bu yazı sadece okunmaz…
Bu yazı tokat gibi çarpar!
Her satırıyla bir nesli kendine getirir.
SUSARSAN, SIRA SANA GELİR.
Paylaş! Uyar! Tartış!
Çünkü bu yazı bir yazı değil:
Bu, töreye dönüşün çağrısıdır.
BU BİR YAZI DEĞİL, İSYANDIR!
Paylaş ki; herkes duysun.
Tartış ki; hakikat ortaya çıksın.
Uyar ki; geç olmadan uyanalım.
PAYLAŞMAZSAN BU YANGIN SANA DA SIÇRAR!
Bu yazı tweet değil, gönderi değil:
Bir milletin haykırışıdır!
PAYLAŞ! TARTIŞ! UYANDIR!
Sadece beğenme, yay!
Bu satırlar, çöküşe giden bir nesli diriltmek için atılmış son çığlıktır.