Yalanla Örülen Bir Cehennem! Gazze ve Suç Ortakları!…

AZİZ DAĞTEKİN YAZDI


Dünya, tarih boyunca birçok lider gördü. Kimi umut verdi, kimi yıkım getirdi. Ancak bugün tanıklık ettiğimiz tabloda, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun işlediği eylemler artık sadece siyasi birer tercih değil; doğrudan insanlık suçu niteliği taşıyor. Bu iki çürümüş karakter liderin ortaklığı, sadece Filistin topraklarında değil, tüm dünyada vicdanları kanatıyor, hukuk sistemlerini çökertiyor, gerçeği yalanla boğmaya çalışıyor.

Trump, görev süresi boyunca sadece ülkesinin değil, küresel dengelerin de altını oymaktan çekinmedi. New York Times yazarı, üç Pulitzer ödüllü Thomas Friedman’ın ifade ettiği gibi, Trump’ın “çürümüş karakteri” artık sadece Amerikan ekonomisinin değil, dünya barışının doğrudan tehdididir. Çünkü yalanla gerçeği, çıkarla adaleti yer değiştiren bir çürümüş karakterli liderin eylemleri sadece kendi ülkesinde değil, milyonların yaşamında ölümcül sonuçlar doğuruyor.

Trump’ın devletin güvenilir kurumlarını hedef alması, kendisine kötü haber getiren bürokratları görevden alması ve gerçeği istediği gibi bükmeye çalışması yalnızca bir karakter meselesi değil; bu, demokrasiyi sistematik biçimde çökertme planının parçasıdır. Çalışma İstatistikleri Bürosu Başkanı Erika Lee McEntarfer’ın sadece görevini yaptığı için Trump tarafından kovulması, bu çürümenin yalnızca başlangıcıydı. Gerçeklerden kaçan bir lider, kendi halkına da, dünyaya da doğrulukla hizmet edemez.

Ancak Trump’ın iç politikadaki yıkıcı etkisi, dış politikada tam anlamıyla felakete dönüşmüştür. Filistin’de yaşanan trajediye sessiz kalmak bir yana, açıkça işgale destek veren bir tutumla “Gazze’nin işgali İsrail’e kalmış” diyerek İsrail’in savaş suçlarına siyasi meşruiyet kazandırmaya çalışmıştır. Bu ifade, sadece bir diplomatik gaf değil, doğrudan bir suç ortaklığı beyanıdır.

Gazze’de 60 bin çocuğun katledilmesi, yüz binlerce sivilin öldürülmesi, keza milyonlarca insanın evsiz, yersiz, yaralı bırakılması, Trump’ın sessizliği ve hatta desteğiyle gerçekleşti. ABD Başkanı, insani yardım adı altında dahi yalan söylemeyi sürdürdü. 60 milyon dolar gönderildiği iddia edildi, gerçek 3 milyondu. Ardından 20 milyon dolarlık yardım açıklaması geldi, fakat bu paranın da İsrail eliyle dağıtılacağı duyuruldu. İşte bu noktada gerçekler yerini korkunç bir sinsiliğe bırakıyor. Yardımın katliam emrini veren ellerle dağıtılması, “kediye ciğeri teslim etmekten” öte, doğrudan kurbanlara işkence etmektir. Çünkü bu güne kadar Netanyahu’nun eliyle Gazze’ye gelen tek şey ölüm oldu; ne bir yara sarıldı, ne bir can kurtarıldı.

Netanyahu’nun elinde çocukların kanı var. Bu sadece bir siyasi çatışma değil; bu, sistematik bir etnik temizlik, bir soykırımdır. Ve Trump bu soykırımın hem siyasi sponsoru hem de stratejik ortağıdır. Her sessiz kalışı, her yalanı, her çarpıtması, yeni bir ölümün zeminini hazırlamıştır. Uluslararası hukuk suskun kaldı, kurumlar korkaklaştı. Çünkü Trump gibi liderler, gerçeği susturan bir iklim yarattı. İnsanlığa dair ne varsa, tek tek yok etmeye ant içtiler.

Bugün, dünyada hiçbir vicdan sahibi insan, Trump ve Netanyahu’nun yarattığı bu cehennemi meşru görmemeli. Bu ikili, sadece kendi halklarına değil, tüm insanlığa ihanet etmiştir. Gerçeği söyleyenler görevden alındı, yalan söyleyenler ödüllendirildi. İnsan hayatı, seçim stratejilerinin malzemesi yapıldı. Gazze’de dökülen kanın her damlası, bu çürümüş karakterli liderlerin dudaklarından çıkan cümlelerle akıtıldı.

Ve biz, gerçeği görenler olarak artık sessiz kalamayız. Çünkü Trump’ın çürümüş karakteri ve Netanyahu’nun kana bulanmış politikaları, geleceğimizin en karanlık kabusudur. Eğer dünya, bu suça “stratejik müttefiklik” bahanesiyle göz yumarsa, sadece Gazze değil, insanlık da yok olacaktır. Ve o zaman hiçbir yalan, yıkılan bu medeniyetin üstünü örtemeyecektir. Çünkü tarihin hafızası uzun, adaletin terazisi ağırdır. Bugün sessiz kalanlar, yarın o sessizliğin utancında boğulacak. Gazze’deki çığlıkları duymayanlar, bir gün kendi çocuklarının sessizliğinden korkacak. Gerçeği örtenler, kendi karanlıklarında kaybolacak.

Dünya, bu çürümüş karakterli liderlerin işlediği suçlara göz yumarak yalnızca Filistin halkını değil, kendi insanlığını da mezara gömüyor. Trump ve Netanyahu gibi isimlerin temsil ettiği çürüme, sadece bir dönemin değil, tüm uygarlığın iflasını simgeliyor. Bugün bu vahşeti durdurmazsak, yarın aynı acı bizim kapımızı çaldığında ne tarih ne de vicdan bizi affedecek.

Bir medeniyet, çocukların cesetleri üzerine yükselemez. Ve bir adalet anlayışı, zalimleri değil mazlumları susturuyorsa, o artık adalet değil, organize bir suç düzenidir. İnsanlık, ya bu karanlığa karşı uyanacak ya da göz göre göre kendi sonunu izleyecek. Seçim, artık sadece liderlerin değil, hepimizindir.

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Türk’ün Kudreti Karşısında İsrail’in Hesapları Çöker!

Aziz DAĞTEKİN Yazdı İsrail medyası, son günlerde Türkiye’nin Suriye’deki diplomatik ve askeri etkisini hedef alan …

Bir yanıt yazın