Aziz Dağtekin Yazdı
Coğrafyalar bazen masa başında cetvellerle çizilir; fakat bu çizgiler sadece haritaları değil, halkların kaderlerini de belirler. Güney Asya’nın yaşadığı en dramatik örneklerden biri, 1947’de Hindistan ile Pakistan arasında gerçekleştirilen ayrışmadır. İngiltere’nin öncülüğünü yaptığı sömürgeci zihniyet, yalnızca toprak paylaşımı yapmadı; aynı zamanda halkları da birbirine düşman edecek bir planı hayata geçirdi. Bugün Keşmir’de yankılanan her silah sesi, o masa başında çekilen cetvellerin bir yansımasıdır.
Pakistan herhangi bir ülke değildir. İstiklal Harbimiz sırasında Hindistan Müslümanlarının Anadolu halkına gönderdiği yardımlar, tarihimizin onurla taşıdığı hatıralardandır. Bu kardeşlik, Sultan II. Abdülhamid döneminde yeşermiş, Milli Mücadele yıllarında kuvvetlenmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin her döneminde sadakatle sürdürülmüştür. Bugün ise bu tarihi ve manevi bağların yeniden güçlü şekilde hatırlanmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Çünkü Keşmir’deki adaletsizlik, Batı’nın çifte standartlı yaklaşımları ve küresel güçlerin çıkar oyunları İslam dünyasını her geçen gün daha da yalnızlaştırmaktadır. Çin, ABD ve diğer küresel aktörler, kendi satranç taşlarını dizmeye devam ederken, Türkiye’nin sessiz kalması düşünülemez.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” çıkışı, sadece bir retorik değil; küresel adaletsizliğe karşı yükselen bir vizyonun ifadesidir. Türkiye, bu vizyon doğrultusunda Gazze’de mazlumun, Karabağ’da haklının, Libya’da meşru hükümetin ve Suriye’de sınır güvenliğinin yanında durmuştur. Aynı duruşun şimdi Keşmir için de sergilenmesi bir zorunluluktur. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye, Pakistan’a yönelik siyasi, stratejik ve insani desteğini artırmalı; Keşmir’deki işgalin sona erdirilmesi için uluslararası platformlarda daha güçlü bir ses olmalıdır. Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere tüm diplomatik misyonlarımız, bu haklı davayı dünya kamuoyunun vicdanına taşımakla yükümlüdür.
Türk Devleti’ni yöneten her lider, bu kardeşliği yalnızca siyasi bir görev değil, aynı zamanda tarihi ve ahlaki bir sorumluluk olarak görmelidir. Milli Savunma Sanayii’nden teknoloji iş birliklerine, eğitimden kültürel diplomasiye kadar birçok alanda Pakistan’la ilişkiler derinleştirilmelidir. Gerçek dostluk, zor zamanda gösterilir. Bugün Pakistan’ın yanında olmak, sadece bir tercihten ibaret değil; bir vicdan, bir vefa ve bir tarihi duruş meselesidir.
Keşmir artık sadece bir coğrafya değil; adaletin, onurun ve kardeşliğin sembolüdür. Türkiye bu meselede suskun kalırsa, yalnız tarihine değil, geleceğine de sırtını dönmüş olur. Gazze için ayağa kalkan bir milletin, Keşmir için de aynı cesareti göstermesi gerekir. Bu çağrı, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, milletimizin iradesini temsil eden tüm siyasi liderlerimizedir. Artık söz değil; fiil zamanıdır. Pakistan’ın yanında olduğumuzu sadece açıklamalarla değil, somut adımlarla göstermenin vakti gelmiştir. Tarih vefa gösterenleri unutmaz, biz de unutmayacağız.
Dünya artık cetvelle çizilen sınırların değil; sahada irade koyan milletlerin dönemine girmiştir. Türkiye’nin Filistin’de, Karabağ’da, Libya’da gösterdiği kararlılık tüm dünya tarafından görülmüştür. Aynı dirayetin şimdi Keşmir için gösterilmesi gerekmektedir. Çünkü Keşmir sadece Pakistan’ın değil, Türk milletinin de şeref ve namus meselesidir. Bu coğrafyada kim dost, kim düşman artık çok netleşmiştir. Sömürge aklının taşeronluk görevini Çin’e, ABD’ye ve Batı destekli yerel aktörlere devretmesiyle yeni harita oyunları sahnelenmektedir. Bu kirli oyuna “dur” diyecek en güçlü irade Türkiye’dir.
Bugün sessiz kalanlar, yarın yalnızca Keşmir için değil; kendi vatanları için de hesap veremez hale gelecektir. Türkiye, kardeşi Pakistan’la omuz omuza durmadıkça bu coğrafya yeniden masa başında parçalanmaya mahkûm olacaktır. Ancak artık dış iradelerin çizdiği hiçbir sınıra, hiçbir düzene razı olmayacağız. Çünkü Türkiye yalnızca izleyen değil; yön veren bir devlettir. Ve bu yön, dostunu koruyan, zalime karşı dimdik duran bir yön olacaktır.
Keşmir yalnız değildir. Pakistan yalnız değildir. Türk milleti var oldukça, bu topraklarda kardeşlik kazanacak, emperyalizm ise daima kaybedecektir.