Mazlumlar Mezar, Katiller Damat

Ortadoğu yanıyor. Gazze enkaz altında, Beyrut sessizliğe gömülmüş, Şam harabe, Tahran ise diken üstünde. Ve bu ateşi körükleyen aynı isim: Benjamin Netanyahu. İnsanlığın sınandığı bir çağda, bu bölgede yaşananlar artık birer savaş değil; utançtır, ihanetin tarihidir, insanlık adına kara lekedir.

Dünya ise yine 5’ten küçük. 5 daimi üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, yüz binlerce cana rağmen sessiz. Soykırım, soğukkanlılıkla izleniyor. Gazze’de çocuklar yıkıntılar altında son nefeslerini verirken, masum İranlılar gökyüzünden gelen isabetsiz roketlerin altında can verirken, sahnede konuşanlar barışı değil, sessizliği, felaketi izlemeye devam ediyor.

Ve bu korkunç oyunun başrolünde, dünyayı ateşe veren bir lider var: Benjamin Netanyahu.

Geçtiğimiz günlerde Netanyahu, oğlunun ertelenen düğünü için kamuoyuna üzüntüsünü dile getirdi. Evet, yanlış duymadınız. Gazze’de 15 binden fazla çocuk toprağa verilmişken, Tahran’da ölüm haberleri ardı arkasına gelirken, Suriye’de kadınlar mezar başında beklerken Netanyahu, düğün yapamadığı için üzülüyor.

Bu sadistçe bir düşüncedir.
Bu, sadece bir duygusuzluğun değil; organize bir kötülüğün, sistemli bir canavarlığın dışavurumudur. Binlerce çocuğun cesedi kaldırılırken beyaz örtülerle, Netanyahu’nun aklında beyaz gelinlikler var. Bu düşünce, insanlık düşmanlığını körükleyen bir akıldır.

Bu akıl yer yüzünde yaşamayı hak etmiyor.

The Guardian gazetesi, Batı medyasında neredeyse sansürlenen gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. İsrail, hiçbir provokasyon olmadan İran’a saldırdı. Gazze’de savaş suçu tanımını bile aşan bir soykırım cinneti yaşanıyor. Batı Şeria’da gece yarısı baskınlarıyla insanlar susturuluyor.

Ama Batı ne diyor?
“İsrail’in kendini savunma hakkı var. Bizim pis İşlerimizi İsrail yapıyor”

İyi de; çocuklar mı saldırdı?
İnşaat halindeki okullar mı füze fırlattı?
Yoksa tıbbi yardım bekleyen anneler mi tehdit unsuru?

Batı’nın bu suskunluğu, yalnızca çifte standart değil; aynı zamanda bir ahlaki çöküştür. G7’nin ortak açıklamasında İsrail’e tek bir yaptırım tehdidi yok. Tek bir kınama yok. Sadece alkışlar, göz yummalar ve silah sevkiyatı var. Çünkü mesele mazlumlar olduğunda, demokrasi ve insan hakları sadece Batı için geçerli.

Patrick Wintour’un Guardian’daki dikkat çeken makalesi, İran’ın olası rejim değişikliği sonrası Batı’nın hiçbir senaryoya hazırlıklı olmadığını ortaya koyuyor. Irak’ta denenmiş, Afganistan’da batmış, Libya’da terk edilmiş her model, şimdi İran için tekrar gündemde.

Ancak burada tehlikeli olan bir başka şey daha var: İsrail’in artık İran’a karşı nükleer hedeflerle değil, rejim değişikliği ajandasıyla hareket ediyor olması.

Bu, yalnızca bir bölgeye değil, küresel düzene karşı ilan edilmiş bir meydan okumadır.
Bu, dünya düzenini kendi eliyle yıkmaya ant içmiş bir devletin ve liderin açık deklarasyonudur.

Dünya, 5’ten küçük olduğu sürece, bu vahşet devam edecek.
Dünya, 5 liderin utanç verici suskunluğuna terk edildiğinde; zalimler, adalet yerine demir yumrukla konuşacak.

Ama biz susmayacağız.
Çünkü Gazze’nin çığlığı, Tahran’ın hüznü, Beyrut’un hayal kırıklığı bizim de omuzlarımızda.
Çünkü gerçek adalet, sadece mahkemelerde değil; vicdanlarda da tecelli eder.

Ve biz, çocukların mezarlarına karanfil bırakamıyorsak, kelimelerle barikat kuracağız.
İşte bu yüzden diyoruz ki:
Netanyahu gibilerin bu dünyada yeri yok.
Çünkü yaşadıkları her dakika, bir başkasının ölümüne sebep oluyor.

YÖNETİCİ Editör

Taraf Olmayan Habercilik Yapan Aybüke Türk Haber, dünyadaki bütün Türklerin gür sesi ve onların kulağı olacaktır. Habere Bozkurtça bakan ve değerlendiren Aybüke Türk Haber mazlumların da temsilcisi olmayı hedeflemiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Hitler’in Borcu mu Ödeniyor? Almanya’dan İsrail’e Savaş Desteği!

İsrail Savunma Bakanlığı, ABD ile Almanya’dan orduyu desteklemek için ekipman ve malzeme yüklü 14 yeni …

Bir yanıt yazın