Kargalar, çoğu zaman şehir yaşamının arka planında kalmış, zeki ama bir o kadar da yanlış anlaşılan kuşlardır. Ancak bilim insanlarının uzun yıllardır gözlemlediği bir davranış, bu gizemli kuşlara olan bakış açımızı tamamen değiştirebilir: Kargalar, hasta olduklarında ya da vücutlarında parazit hissettiklerinde, kendilerini bir karınca sürüsünün ortasına atıyor ve adeta “doğal bir tedavi” seansı başlatıyorlar.
KARGALAR VE KARINCALAR ARASINDAKİ SIRA DIŞI İTTİFAK
İlk bakışta garip ve hatta anlaşılması zor bir davranış gibi görünse de bu durum, bilimsel literatürde “anting” olarak adlandırılıyor. Kuşlar, özellikle de kargalar, karıncaların bol olduğu yerlere inerek kanatlarını açıyor, hareketsizce bekliyor ve karıncaların vücutlarında dolaşmasına izin veriyor. Bu tuhaf ritüelin ardında ise inanılmaz bir biyolojik zeka yatıyor: Karıncalar, formik asit adı verilen ve güçlü antimikrobiyal ile antiparazitik özellikler taşıyan bir madde salgılıyor.
Karıncaların bu salgısı sayesinde kargaların tüyleri arasında saklanan zararlı mikroorganizmalar, mantarlar ve parazitler etkisiz hale getiriliyor. Kuşlar, bu yöntemi doğadaki “ilaçlarını” kullanarak kendi sağlıklarını koruma altına alıyor. İnsan eli değmeden, hiçbir kimyasal kullanmadan, yalnızca doğadaki diğer canlılarla iş birliği yaparak…
KARGALARLA SINIRLI DEĞİL: DOĞANIN DİLİNİ ANLAYAN KUŞLARIN ORTAK SIRRI
Anting davranışı yalnızca kargalarda görülmüyor. Serçelerden sığırcıklara, ispinozlardan şahinlere kadar pek çok kuş türü aynı stratejiyi uygulayarak, karıncaların doğuştan getirdiği kimyasal savunma sisteminden yararlanıyor. Bazı kuşlar karıncaları doğrudan gagalarıyla alıp tüylerinin arasına sürerken, bazıları da kendilerini karınca yuvalarının tam ortasına bırakmayı tercih ediyor.
Bu davranış biçimi, hayvanların yalnızca içgüdüsel değil aynı zamanda çevresel sorunlara karşı çözüm üretme yeteneğini de ortaya koyuyor. Doğa, sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda içinde milyonlarca yıldır süren bir bilgi bankasıdır. Hayvanlar, bu bilgiye erişmenin yollarını sezgisel olarak öğrenmiş ve kuşaktan kuşağa aktarmayı başarmıştır.
DOĞADAN ÖĞRENECEĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR
Kargaların ve diğer kuş türlerinin “anting” davranışı, aslında biz insanlar için de hayati bir ders barındırıyor: Doğa, iyileştirici gücünü her zaman cömertçe sunar; yeter ki onu anlamayı ve gözlemlemeyi bilelim.
Modern tıbbın temellerinin pek çoğu, doğadaki bu gibi davranışların bilimsel araştırmaları sayesinde atılmıştır. Bugün kullandığımız antibiyotiklerin pek çoğu, doğada bulunan mikroorganizmaların birbirleriyle mücadelesinden ilham alınarak geliştirilmiştir. Kargaların karıncalarla kurduğu bu iş birliği ise doğanın kendi içindeki “ilaçla tedavi” mekanizmasının canlı ve etkileyici bir örneği olarak karşımızda duruyor.
SONUÇ: ZEKÂ, SADECE BEYİNDEKİ DEĞİL, DOĞAYLA KURDUĞU BAĞDA GİZLİDİR
Kargaların bu davranışı, zekânın yalnızca problem çözme kabiliyetiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda çevreyle kurulan ilişkilerde ve hayatta kalma stratejilerinde de kendini gösterdiğini kanıtlıyor. “Anting” davranışı, hayvanların doğayla ne kadar derin bir uyum içinde yaşadığını ve modern insanın unuttuğu birçok bilgiyi hâlâ içgüdüsel olarak taşıdıklarını bizlere gösteriyor.
Kısacası: Doğa bir eczanedir. İçinde ilaçlar vardır ama onları kullanabilmek için dikkatli bir göz, sabırlı bir zihin ve alçakgönüllü bir yaklaşım gerekir. Kargaların kanatlarında, karıncaların tırnaklarında taşınan bu şifa, insanlığın doğaya yeniden dönüp kulak vermesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
