Aybüke Türk Haber "Habere Bozkutça Bakış"
Aziz DAĞTEKİN Yazdı
Siz zannediyorsunuz ki Katar’da be Yemen’de gökyüzü boştu! Kafalarda artık deli sorular değil, hesap soran sorular var! Ve bu soruların cevabı, insanlığın bugünkü en kirli gerçeklerini ortaya seriyor.
Tel Aviv ile Doha arasında 1.800 kilometre var. Bu mesafe, sıradan bir yolculuk değil; hava sahaları, radarlar, yakıt hesaplamaları ve diplomatik risklerle dolu bir coğrafi satranç tahtasıdır. İsrail’in hayalet uçakları F-35’ler bu kadar uzun menzile tek başına nasıl ulaştı? Havada kim yakıt ikmali yaptı? O tanker uçaklar ne oldu? Onlar da görünmez miydi?
Hayır! Onlar hayalet değil, apaçık savaş suçunun gökyüzündeki tanıkları! F-35’ler kısa menzilli uçaklardır; bu mesafeyi yakıt ikmali olmadan alamazlar. Havada bu desteği kim sağladı? Kim radarları kör etti? Kim Katar hava sahasını sessize aldı? Ve asıl bomba soru: Katar hava savunma sistemleri neden hiç tepki vermedi? Çünkü o sistemlerin başında Katar değil, Pentagon vardı!
Bu soruların cevabı basit ama acı: Suudi hava sahası açıldı. Katar hava savunması gözlerini kapadı. Amerikan, İngiliz ve Fransız desteğiyle İsrail, Gazze’de barış müzakeresi yürüten heyeti hedef aldı.
İŞBİRLİKÇİLER VE UÇAN KATİLLER: YENİ DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ
İsrail’in Doha’daki suikastı bir teknik başarı değil, ahlaki çöküşün resmidir. Halil el-Hayye ve Halid Meşal gibi Hamas’ın diplomatik lider kadrosunun hedef alındığı bu saldırı, artık müzakere masasına bile savaş açıldığını göstermektedir. Bu bir savaş değil; bu bir küresel organizasyon.
Dikkat edin! Saldırı gerçekleştiği sırada Katar hava sahasında Amerikan ve İngiliz tanker uçakları ile Katar F-15’leri tatbikat halindeydi! Ne büyük tesadüf(!) Katar hava savunma sistemleri mi? Alarm vermedi. Çünkü o sistemlerin komutası Pentagon’un elinde! Kör edilen radarlar, susturulan sinyaller, pasif hale getirilen savunmalar… Hepsi bir “batılı ittifakın” organize suikast planının parçaları.
BM’NİN ADI VAR, AMA GÜCÜ YOK!
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, saldırıyı “kınadı” ama failin adını anamadı. Hangi dünyada yaşıyoruz? Müzakere heyetine saldıran bir ülkenin ismi BM kararlarında geçemiyor! Adaletin de, uluslararası hukukun da, sözde “insan haklarının” da kimlerin elinde oyuncak olduğunu artık açıkça görüyoruz.
İsrail’in savaş uçakları Doha’da geziyor, Hamas heyetini hedef alıyor, bir BM üyesi olan Katar’ın egemenliğini çiğniyor ve dünya sadece izliyor. Çünkü failler arasında, ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi “medeniyet maskesi” takmış soykırım destekçileri var.
ABD, İNGİLTERE, FRANSA VE ALMANYA: DÜNYANIN TERÖR SPONSORLARIDIR!
Artık kelimeleri saklamaya, sözleri eğip bükmeye hiç gerek yok. Bu ülkeler sadece savaş değil, savaş bahanesi de ihraç ediyor. Sağlığımızı bozan ilaç tekellerinden, ekonomimizi sömüren IMF programlarına kadar her alanda işgal ve ittifak halindeler.
- Suriye’de vekalet savaşları…
- Irak’ta petrol için işgal…
- Afganistan’da 20 yıl süren yalan vaatler…
- Libya’da paramparça edilen bir ülke…
- Sudan, Yemen, Lübnan, Somali…
- Venezuela tehdit altında…
Ve şimdi Gazze, Doha, hatta Tahran…
Bu ülkeler barış getirmiyor. Kaos yaratıyor, sonra “düzen” ihraç ediyorlar. İnsan hakları söylemiyle işgal planları yapan, demokrasiyi uçak gemisiyle getirdiğini zanneden bu zihniyet artık teşhir edilmelidir!
DÜNYA MAZLUMLARINA ÇAĞRI: BU SESSİZLİK SİZİ KURTARMAZ!
Doha’da yapılan suikast, sadece bir saldırı değil, bir gözdağıdır. “Masaya otursanız bile sizi vururuz” mesajıdır. Bu bir devlet terörüdür. Ve bu terörün sponsoru, Pentagon’dur, MI6’dır, Mossad’dır ve onların medyatik uşaklarıdır.
Ama artık yetti!
Artık Filipinler’deki çiftçi de, Mali’deki köylü de, Brezilya’daki yerli de, Filistin’deki çocuk da, bu oyunu görüyor. Mazlumların dünyası, zalimlerin haritasına sığmaz! Bu düzeni yıkmak için birlik olmak, ortak bir öfke ve bilinç yaratmak zorundayız!
VE ŞİMDİ NE OLACAK? UÇAKLAR DÖNSÜN, HESAP ZAMANI BAŞLASIN!
İsrail’in F-35’leri gökyüzünü delip geçebilir, ama biz artık sadece göğe değil, hesap sorulacak yerlere de bakıyoruz!
Hava savunma sistemlerini susturabilirler, radarları kör edebilirler, uyduları yanıltabilirler…
Ama mazlum halkların yüreğindeki öfke radarını devre dışı bırakamazlar!
Vicdanlarımız hâlâ çalışıyor.
Ve bu sistem, onların teknolojisinden daha güçlü, daha derin, daha kararlıdır!
Onlar uçuyor…
Çünkü emperyalizmin motorları hâlâ kandırılmış rejimlerin, kiralanmış kralların ve satılık liderlerin yakıtıyla dönüyor.
Ama biz yürüyoruz…
Yıkılmış şehirlerden, suskun medya ekranlarından, küle dönmüş masum çocuk bedenlerinden geçerek yürüyoruz!
Onlar öldürerek konuşuyor.
Biz öldürülenlerin diliyle haykırıyoruz!
Bu haykırışı artık hiçbir Pentagon susturamaz!
Hiçbir Tel Aviv karartamaz!
Hiçbir Brüksel filtreleyemez!
Artık maskeler düşmüştür.
Adalet pazarlık konusu yapılamaz!
Barış, füzelerin gölgesinde değil, zalimin boynunda kırılan zincirle gelir!
Bugün Doha’da düşen bombalar sadece bir binayı değil, uluslararası düzenin çürümüşlüğünü de yerle bir etti.
Ve bu çöküş, mazlumun ayağa kalkışıyla yeni bir çağın başlangıcı olacak!
Bize düşen artık sormak değil, sorgulamak değil…
Hesap sormaktır!
Çünkü artık hiçbirimiz “bilmiyorduk” diyemeyiz!
