Dağda PKK, ovada GIDA terörü!

Terör korkakların gururla sığındığı ve medet umduğu bir savaş taktiğidir. Açık savaştan korkanlar, terörü kullanırlar. Terör de günümüzde iki farklı türeve bürünerek insanımıza bir yanda siyaseten, diğer yandan gıda üzerinden sinsi bir şekilde saldırılarını sürdürmektedir.

Gıda ve siyasi arenada kol kola giren bu iki terörist gruptan biri halka açlık korkusu salıyor, diğeri de bombalar yağdırıyor. Kriz, kaos, sömürgeden kısacası aynı kanaldan beslenen bu teröristler yok edilmediği sürece Türk insanına huzurun gelmesi mümkün olarak görünmüyor. Terörizmin amacı terör ile korku salmak, halkın devlete olan itaat ve secaat duygularını yok etmektir. Korku imanı ve itaat müessesini sarsar. Halkta kargaşaya sebep olur. Çünkü, terörizm intikam ifadesi değildir. Terörizm, alçakça kullanılan siyasi ve ekonomik bir silahtır. Terör, fırsatçıların, stokçuların, kaçakçıların, kandan beslenen zalimlerin bitmez tükenmez jokeridir.

Terörizmle mücadele, teröristi öldürmekle bitmez. Terörizmle mücadele terörizmin sebeplerini, beslenme kanallarını, terörizme sebebiyet veren faktörlerin ortadan kaldırılması, bunlar arasında da siyasi haksızlıkların giderilmesi, hatta ekonomik tetikçilerin bir bir teşhir edilerek varlıklarını sonlandırılmaları gerekmektedir. Küresel krizleri, döviz kurundaki artışı öne süren gıda tedarikçisi kılığındaki bazı teröristler, toplumda oluşturdukları kriz algısı ile kazançlarına kazanç katmaktadırlar. Bunlar ki “Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. “ diyen bir ümmeti olmaktan çıkmış, fırsatçılığı kazanç kapısı olarak algılamaktadırlar.

Bu gıda teröristlerin, silahlı teröristler gibi dili, dini, mezhebi yoktur. Kursağı bozuk olan bu teröristler, bir lira olan bir demet naneyi 15 liraya, üreticide 3 lira olan domatesi 40 liraya satanlardır. Daha bunun gibi mazottan, gazdan elde edilmeyen birçok ürün fahiş fiyatla gıda teröristleri tarafından piyasaya sürülmektedir. Hayat pahalılığını gıda teröristleri tetiklemektedir. Devlet bu konuda çok aciz kalmaktadır.

Devletin bu gıda teröristlerini dağdakiler gibi topla tüfekle yok etmesine gerek yoktur. Bu fırsatçıların, vampirlerin, halkı soyan bu acımazsız teröristlerin yuları devletin maliyesinin elindedir. Basar cezayı, alır halkın gözyaşını. Nasıl yola geliyorlarmış hep birlikte görürüz. Allah aşkına sorarım size! Geçen yıl soğanın kilosu 75 kuruştan üreticiden alındı. Ne oldu da bu soğanın kilosu şimdilerde 7 liradan satılıyor. Ya patatese ne oluyor? Onun derdi nedir? Aslında dert aynı. Fırsatçılık. Hükümeti halkın gözünden başarısız kılmak. Dışarıdan yönetilen kriz, kaos ve faiz lobileri bu halkın canını hep yakıyor, ceplerini soyup soğana çeviriyorlar. Devletin maliyesi de bu finansal teröristleri izliyor.

Adil bir vergilendirme ve denetleme olmayınca meydan da finansal teröristlere kalıyor. Oysa adil bir vergi dilimi, helal kazancın tacı, güçlü ekonominin halka yansıyan ilacıdır.

Sonuç itibariyle zalimlerin hüküm sürdüğü bu acımasız hayatta kesin olan iki şey vardır; biri şüphesiz ölüm, diğeri de adil olan vergilerdir. Kin, nefret ayıbını sevgiyle yıktığımız gibi, yoksulluk zincirini de adil bir vergiyle kırmalıyız. Nefestir insanı yaşatan, vergidir devleti kalkındıran. Öyleyse devlet adil bir vergi sistemi düzenini sağlamalı, halkını da vergilendirmeye alıştırmalıdır. Yoksa bu ülke silahlı teröristten çektiği kadar, ekonomik ve finansal teröristlerden daha beterine maruz kalır.

Toplum olarak cennet mekan Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fetih ettiği kültürden uzaklaştık. Fırsatçılığı, bencilliği, vurgunu, haramı kazanç gören bir toplum haline getirildik. Şimdilerde her türlüsü haram olan, insanları ve halkları birbirine düşman eden, fırsatçığın ve faizin yerini, fakirle zengini dost eden, sınıf çatışmasını önleyen zekât ve sadakanın yayılmasını ortadan kaldırdık.

İktisadın hem öznesi, hem de hedefi konumundaki insan, asla israf etmemeli, kanaatkâr olmalıdır. Toplum olarak inancımız gereği helal kazanç için çalışmalı, hırsa asla kapılmamalıyız. Böylece aşırı hırsın doğuracağı fırsatçılık ve gıda terörü gibi kötü sonuçlardan korunmuş oluruz.

Unutmamalıyız ki dinimiz İslam faiz, karaborsacılık, rüşvet ve hırsızlık gibi haksız yollarla kazanç elde etmeyi şiddetle yasaklamıştır.

Bir gün Cafer-i Sadık’a sormuşlar: Allah-ü Teâlâ, faizi, karaborsacılığı, stokçuluğu niçin haram kılmıştır?

Cafer-i Sadık da buyurmuş ki, “İnsanların birbirine iyilik yapmaları, ihsanda bulunmaları için, Allah-ü Teâlâ haram kıldı. Faiz haram olmasaydı, birbirine karşılıksız iyilik yapan kalmazdı. Yapılan her iyiliğin karşılığı olarak dünyada menfaat bekleyen çok olurdu.” Allah bu fırsatçılara gıda teröristlerine fırsat vermesin imana kavuştursun.  Yoksa toplum olarak halimiz çok harap.

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Halep’te artık Türk Lirası ile alış-veriş yapılıyor!

Muhaliflerin kontrolüne geçen Halep’te Suriyeliler geri dönüşlerini sürdürürken bölgede alışveriş için Suriye lirası yerine Türk …

Bir yanıt yazın