MHP Lideri Bahçeli’den BM’ye Çağrı: Barış Gücü Şart

ANKARA – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik “işgal ve ilhak” planlarına en sert şekilde tepki gösterdi. Bahçeli, “Netanyahu’nun Gazze’yi yutma hevesi kursağında bırakılmalıdır. Bu katilin, savaşı bitirmek adına ileri sürdüğü imha şartlarını tartışmaya açmak ve gündeme taşımak dahi kabul edilemez” dedi.

Bölgesel ve küresel meydan okumaların devamlı hızlanıp mevzi kazandığı bugünkü alacakaranlık dönemde Türkiye’mizin iç barış ve kardeşlik ortamını tahkim etmesi gıpta edilecek bir gelişmedir.

Hayatın ve siyasetin olağan akışı içinde sorun çözme kültürünün tesir alanını ve temin sahasını gittikçe genişletmesi geleceğimiz adına umut vericidir.

Kaldı ki birbirine eklemlenerek düğüm üstüne düğüm olan kimi ağır sorunların milli birlik ve dayanışma ruhuyla hallinden başka makul ve mahut bir seçenek de yoktur.

Merhum Akif’in fehamet içeren, ferahlık vadeden şu sözü tarihin ve coğrafyanın zamanlar üstü çağrısı olarak ilanihaye varlığını her cihetiyle koruyacaktır:

Nitekim “Yaşayan görecektir, Türkiye ve Türk milleti ölmeyecektir.”

Mazlum feryatlarının gök kubbede çınladığı, zulmün kıtaları üst üste kamçılayıp yaraladığı menfur ve melun bir devrin insanlığın ortak iyiliğine, ortak çıkarlarına ve barışçıl diyaloglara tahvili ancak ve ancak ahlaki sorumluluğun küreselleşmesiyle mümkündür.

Bu hususta Türkiye’nin, tarihsel müktesebatıyla, çağları kavrayan stratejik ufkuyla, hürmetkâr manevi dokusuyla, paha biçilemez milli kültürüyle, müthiş salabet ve seciyesiyle mühim rol oynayacağı hamasi bir temenniden öte kaçınılmaz ahlaki vicdan misyonudur.

Zincirleme reaksiyon gösteren savaş ve çatışmaların, insanlığı ve medeniyetleri içten içe kemirip tüketmesinin önü alınmadıkça kalıcı ve kuşatıcı mahiyetli huzur ve istikrara özlem hiçbir zaman bitmeyecektir.

Ne hazin, ne tarifsiz bir acıdır ki, özellikle Gazze’de yıkım, trajedi ve insani felaket sürekli tırmanmaktadır.

Ölen ve öldürülen bebekler, çocuklar, kadınlar, ezcümle masumlar; gömülenler de cansız bedenlerin yanı sıra insanlık ve insani mirastır.

Filistinli kardeşlerimiz barbar bir ablukanın ateş hattındadır.

Gazze açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa, her türlü soysuz baskıya mahkum haldedir.

NETANYAHU’YA ÇOK SERT TEPKİ

Soykırım suçlusu, insanlığın utanç yüzü, eşine benzerine az rastlanır canilik markası olan Netanyahu’nun Gazze’yi işgal (ve bir adım sonra da ilhak) planı dünyayı ayağa kaldırması gereken alçak bir emeldir.

Birleşmiş Milletler’in derhal harekete geçmesi, en azından canlılık emaresi göstermesi, tedarik edilecek çok katılımlı “Barış Gücü”yle Gazze’de hüküm süren katliam ve Siyonist projeye darbe indirmesi artık hayat memat konusudur.

Bu cinayet ve melanet karabasanına karşı siyasi, askeri ve ahlaki temelde eylem etabına geçmek ertelenmesi ve gecikmesi feci sonuçlara yol açacak insanlık görevidir.

Netanyahu’nun Gazze’yi yutma hevesi kursağında bırakılmalıdır.

Bu katilin savaşı bitirmek adına ileri sürdüğü imha şartlarını tartışmaya açmak ve gündeme taşımak dahi kabul edilemez bir yanlıştır.

Gelinen aşamada Müslüman ülkeler, mağdur ve mazlumların arşa değen inilti seslerini, kalpleri sızlatan imdat seslenişlerini, açlıktan ölen bebeklerin yürekleri kavuran hallerini duymak, görmek ve bu suretle de İslami ve insani mesuliyetleri yerine getirmek durumundadır.

Ülkesini ve vatan topraklarını cesaretle, meşru ve haklı gerekçelerle savunan Hamas’ın onurlu mücadelesi müzahir çevreler tarafından desteklenmelidir.

İsrail’in bölgemizde sahnelediği dehşet kampanyasına, en ileri düşmanlıklara sabır ve tahammül kalmamıştır.

Türkiye’nin İsrail’e karşı göstermiş olduğu tepki ve itirazlar haklıdır, haysiyetlidir, hukukidir, elbette ziyadesiyle isabetlidir.

Bunlar oluyorken, ülkemizde yaşanan ve gündeme yansıyan manidar ve müessif iddiaların çok yönlü araştırılması, sistematik şekilde icra edilen dış bağlantılı istihbarat operasyonlarıyla ilişiğinin olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.

LGS ve sahte diploma ekseninde devamlı mesafe alan kara kampanyanın toplumsal güven ve huzuru baltalamayı hedef alan, terörsüz Türkiye hamlelerini boşa düşürmeye çalışan sinsi bir tertip olup olmadığı da ince ayrıntısına kadar değerlendirilmelidir.

Organize sahtekarlık ve dolandırıcılık çeteleriyle mücadele kuşkusuz sonuna kadar sürdürülmelidir.

Fakat zarfa bakarken mazrufun gözden kaçırılmaması, satıhta dururken asıl kök ve kaynağın ihmal edilmemesi milli güvenliğimiz, sosyal ve toplumsal güven bağlarımız açısından mecburidir.

Buna ilave olarak Türkiye’nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır.

Adli tatilin bitimiyle beraber yargıyı saran mesnetsiz tartışma ve sürtüşmelerin kesinkes sonlandırılması, süregelen soruşturma ve kovuşturmaların bir an evvel tamamlanması demokrasi ve hukuk güvenliği bakımından önceliğimiz olmalıdır.

Türkiye’nin moral ve motivasyon seviyesiyle manevra kabiliyetini zaafa düşüren her sorun başlığıyla yüzleşmek ve çözümle örtüştürmek acilen temin edilmelidir.

Bunu başarabilecek ve yapabilecek muktedir ve müstesna vasıf Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin sarsılmaz bütünlüğünde mahfuzdur.

Ayrıca ve daha mühimi, “Terörsüz Türkiye” hedefine yaklaştıkça bayatlamış ve geride kalmış yapay ve cepheleştirici tartışmaların bir kez daha tedavüle sokulma hatasıdır.

Coğrafi temelde kimlik tanımıyla ilgili bariz çarpıklıkların temcit pilavı gibi ısıtılıp siyasi gündeme iliştirilmesi maksatlı ve marazi bir sakatlıktır.

Unutulmamalıdır ki, hepimizin müşterek kişilik ve kimliği, müşterek irade ve iftiharı, herkes eşittir Türkiye anlayışında temerküz eden müşterek kuvvet ve değeri büyük Türk milletidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” vasıtasıyla huzur, umut ve kardeşlik üzerindeki sis bulutları dağıtılacak, yeni yüzyıl al bayrağın etrafında tezahür edecektir.

Bugüne kadar iki toplantı gerçekleştiren, üçüncüsünü de yarın yapacak olan mezkur komisyonun geniş çaplı mutabakat ve meşveretle “Terörsüz Türkiye”nin yasal, hukuki, demokratik ve siyasi mukaddimesini hazırlayacağı yüksek ümit ve inancımızdır.

Milliyetçi Hareket Partisi samimiyet, sağduyu ve özveriyle komisyon çalışmalarına katkı sunacaktır.

Son olarak, dün akşam saatlerinde, merkez üssü Balıkesir’in Sındırgı ilçesi olan 6,1 büyüklüğündeki depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun temennilerimi iletiyor, hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, tedavi gören vatandaşlarımıza da şifalar diliyorum.

Devlet tüm kurum, kuruluş ve imkanıyla deprem bölgesine müdahalede bulunmuş, herkese müşfik elini uzatmıştır.

Deprem hayatın ve coğrafyamızın inkarı mümkün olmayan gerçeğidir.

Kentleşme ve yaşam planlarımızı bu gerçeğe muvafık yapmaktan başka da bir çare ve çıkış yoktur.

Muhtemel depremlere hazırlıklı olmak ise bir diğer önemli ve öncelikli bir mesele olup, Rabbim’den niyazım ülkemizi ve milletimizi her neviden musibet ve felaketlerden muhafaza etmesi, esirgeyip korumasıdır.

YÖNETİCİ Editör

Taraf Olmayan Habercilik Yapan Aybüke Türk Haber, dünyadaki bütün Türklerin gür sesi ve onların kulağı olacaktır. Habere Bozkurtça bakan ve değerlendiren Aybüke Türk Haber mazlumların da temsilcisi olmayı hedeflemiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

AFAD: 3’ün Üzerinde 7 Artçı Deprem Kaydedildi

Merkez üssü Sındırgı ilçesi olan 6.1 büyüklüğündeki deprem sonrası; 4.6, 4.1 ve 4.0 büyüklüğünde depremler …

Bir yanıt yazın