Yaklaşık üç gün önce “Bostana dadanan eşeğe ve ABD’ye dikkat!” başlık bir makale kaleme almıştım. Dünya barışını bozan ABD’nin kurguladığı oyunlara dikkat çekmek için. Biz bu oyunun daha uzun süre hayata geçeceğini beklerken, pis kokular ne yazık ki daha erken yayılmaya başladı.
Asya eksenini çökertmeye çalışan ABD, tek kutuplu dünya kurmaya çalışırken, lider ülke olarak da kendisini ön görüyor. Asya eksenini oluşturan devletleri savaşa tutuşturmaya çalışan ABD, kısa süreliğine de olsa kendisine çok güçlü figüranlar da bulabiliyor. Ukrayna, derken şimdilerde de terör kuluçkası Finlandiya ile İsveç’i NATO şemsiyesine almak için çok parlak fikirler ve oyunlar geliştiriyor. Aslına bakacak olursak, Avrupa kıtasını da çökertmeye çalışan ABD, çıkarı için herkesi kullanıyor.
NATO şemsiyesini kalkan olarak kullanan kendisi savaşmayan, savaştırdığı vesayetçileri sayesinde dünyanın tek süper devleti olma hayalini kurgulayan ABD, ortaklık kültürünü yok sayıyor. “Birlikten güç, güçten ise güven doğar” sloganıyla kurguladıkları NATO tiyatrosunda “Birlikte ihanet” sahneleniyor. NATO, kuruluş amacının dışına çıkmış durumda. Güvenlik üzerine kurulan bir oluşumda güvensizlik oluşursa ne olur?
Güvensizlik başlayınca dostluk bozulur. Oysa güvenmek, sarılmak gibi bir ihtiyaçtır. Güven duymadığınız bir ortamda ne kadar kalabilirsiniz? Kadınlar bile beğendiği erkeğe değil, güvendiği erkeğe aşık olurlarmış. Biz ABD ile aşk yada evlilik düşünmediğimize ve dünyayı yaşanabilir bir liman olması için mücadele verdiğimize göre, ABD güdümündeki NATO’ya ve kandan beslenen terörist sever diğer ülkelere ne kadar güvenebiliriz? PKK’yı, PYD’yi, FETÖ’yu koruyan, bu terör örgütlerini eğitip donatan ABD’nin bu kadar aleni Türk düşmanlıklarını nasıl yok sayabiliriz? Yunan ile bizi Ege’de kapıştırmaya çalışan ve Adaları bize karşı silahlandıran müttefik görünümlü düşmana ne kadar güvenebilirsiniz? Kafamızda ve cebimizde cevap bekleyen daha bir çok soru var aslında. açıkçası ABD’nin dostluğuna da müttefik masalına güvenimiz yoktur.
Çakma dost ABD bilmelidir ki, akıldan sorular gitmeden, kalbimize güven yerleşmez. Çünkü bizim anlayışımıza göre, güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmeyeceği gibi bir öleni bir de kaybolan güveni geri getirmez. NATO kalkanına sığınan ABD unutma ki sen bizde hep kaybolan güvensin. Senin samimiyetsizliğini çok kere gördüğümüzden sen hep bizim için şüphesin.
ABD’nin 51 eyaletine dönen Yunan da Zelenski gibi Miço’da sazan gibi düştü. Miço, Yunanistan’ın geleceğini kararttığı gibi egemenliğini sattı. Şunu unutma Miço, ABD çıkarı için her kesi satar. Sen sanıyor musun ki, ABD, Rusya’ya karşı Türkiye’yi satacak? Şunu unutma Miço! ABD, çıkarı için Türkiye’yi kendi tarafında tutmak için Yunanistan’ın egemenliğini satacak. Ne zaman işi biterse ondan sonra siz nasıl olsa iki ezeli düşmansınız deyip bizi birbirimize kırdıracak. Boşuna mı 12 üs kuruyor Yunanistan’a!
Bir kere aklıselim düşünün ABD’nin girdiği hangi ülkede egemenlik kalmış. Irak’ta mı? Suriye’de mi? Afganistan’da mı? Söyleyin nerede hangi savaşı kazanmış, nereye özgürlük götürmüş ABD? Miço, gelin ABD’ye kukla olmayın, figüran olmayın, piyon olmayın. Dahası vesayetçi olmayın. Çünkü bu emperyalist ABD, sizi satacak, egemenliğinizi de çalacak. Bunu böyle bilesiniz.
Bir de ABD’nin Türkiye’ye Suriye konusunda verdiği sözlere bakalım. Ne diyordu ABD Türkiye’ye “Siz Suriye’ye Fırat’ın doğusuna girmeyin biz oraları temizleyeceğiz” demedi mi? Dedi. Peki verdiği sözleri yerine getirdi mi? Getirdi ama Türkiye’ye verdiği sözleri değil, PKK/YPG’yi iyice silahla donattı. Kendisi def olup gitti. Vekaleten o bölgeyi teröristlere teslim etti. Bu durumda Türkiye’nin ne yapması gerekiyor? Behemehal bir askeri operasyon yapmalı, patates tarlasına dönüştürülen terör yuvalarını yerle yeksan etmelidir.
Sonuç itibariyle süper güç olduğunu iddia eden ABD, aslında süper sömürgecidir. İşine geleni kullanır kullanır süresi dolunca da tuvalet kağıdı gibi çöpe atar. Biz bu süper sömürgeciyi biliyoruz da gazla çalışan zavallı Miço ile terör odakları bilmiyor. Ne diyelim? Allah akıl fikir versin. Kim neyi hangi gözle görmek ister ise o göz ile görür. Bizim emperyalist ve sömürgeci ABD’ye söyleyecek son sözümüz şudur: Ey ABD, sana güvenen ülkelere kendi içinde bir miktar güven duygusu bırak ki yakın zamanda senin buna çok ihtiyacın olacaktır. Çünkü senin ekonomin bitmiş okeye dönüyorsun. Görmediğimizi, bilmediğimizi sanma. Bu çırpınışlarınız son çırpınışlarınızdır. Bundan eminim.